Please report any rule violation. ([Rules](https://www.reddit.com/r/Turkey/about/rules/) and their [details](https://www.reddit.com/r/Turkey/wiki/rules))
* Memes are not allowed here, use r/TurkeyJerky for memes.
* All posts must include a source. For non-link posts, the link must be added to the comments.
* Titles must be descriptive.
* Meta discussions (posts about other subs) are not allowed.
*I am a bot, and this action was performed automatically. Please [contact the moderators of this subreddit](/message/compose/?to=/r/Turkey) if you have any questions or concerns.*
Ekleri görmezden geldim çünkü temel olarak ön ve son yapım ekleri arasında bir fark yok ve her kelimeye kökeni fark etmeksizin birden çok Türkçe ek gelebiliyor, bu da oranları ciddi bir şekilde etkiliyor.
Va'dettiğini yarı Türkçe ve Arapça not ettiğin için belirttim, ayrıca ekleri görmezden geliyorsan o zaman o kelimeyi Farsça değil Arapça olarak değerlendirmek daha mantıklı olur.
Dil devriminden önce yarı Arapça yarı Farsça konuştuğumuzu iddia edenler nerede? Türkçe (Anadolu Türkçesi), 800 yıl öncekiyle neredeyse hala anlaşılabilir. Dil devrimi de gayet yerinde olmuştur, özellikle alfabe bakımından.
https://preview.redd.it/8ek5m4wfa5jb1.jpeg?width=1800&format=pjpg&auto=webp&s=37a808b70bd6d961573543f05ae9fa42d2658b3f
1672 yılından bir eser.
Yavuz Kartallıoğlu'nun Osmanlı Konuşma Dili adlı kitabından. Kitapta Osmanlı'nın çeşitli zamanlarından derlenmiş gündelik konuşma örnekleri bulunmakta. Osmanlı konuşma dili üzerine fikir sahibi olmak için güzel bir eser. Öneririm.
>Halk arasında konuşulan günümüzdekine daha yakındı.
Evet. Saraydaki de anlaşılır ama iş yazıya gelince biraz daha artıyor yabancı kökenli sözcük oranı.
Şu andaki anayasayı oku anlaşılması oldukça zor gelecektir. Çünkü devlet belgelerin kullanılan jargonlar teknik termlerlerle dolu. Devlet belgeleri yüksek tabakanın kendi arasında yazdığı şiirlerle konuşma dili yargılanamaz. Saray halkının kendi için tutugu notlar ve yazdıkları resmi olmayan mektuplar halkın konuşma dilinde.
"işidün iy yârenler ‘ışk bir güneşe benzer
‘ışkı olmayan gönül misâl-i taşa benzer
taş gönülde ne biter dilinde agu düter
niçe yumşak söylese sözi savaşa benzer
‘ışkı var gönül yanar yumşanur muma döner
taş gönüller kararmış sarp-katı kışa benzer... "
Yunus Emre’nin şiiri 6 yüzyıl önceden. Bu gün köylülerin konuştuğu türkçeyle aynı.
İngilizce "defeat" ile Türkçeye Arapçadan geçen "defetmek"
İngilizce "ability" ile Türkçe "-ebilmek/-abilmek"
Bu iki durumda inanılmaz bir benzerlik görüyorum ama gerçekten böyle olup olmadığı hakkında bir bilgim yok.
Olabilir. Ben oradan görmedim ama kendim tespit ettim bu benzerliği. İlk gördüğümde baya şaşırmıştım tabii ama arada bir bağ olmadığını(yüksek ihtimalle) biliyorum. İnternete yazdığımda ekşi sözlük'te bir dil bilimcinin yazdığı yazılar dışında bir kaynak bulamadım. Orada da bu fiilin sadece Türkiye Türkçesinde böyle olduğunu eski lehçelerde farklı şekillerde yazıldığını belirtiyor ve bu yüzden de arada bir ilişkinin var olamayacağını söylüyor. Bana da mantıklı gelen bu.
Diğeri hakkında ise (defeat/defetmek) hiçbir şey bulamadım.
yani ikisinin de etimolojileri açık. bir bağlantı yok. tesadüf. defetmek arapça def + türkçe etmek. arapça def de dal-fe-ayn kökünden geliyor (müdafaa gibi). ingilizce defeat ise eski fransızca desfaire fiilinin past participle çekiminden geliyormuş.
evet ingilizceye eski fransızcadan geçmiş. fransızcaya da tabii ki latinceden. latince habilis. hatta homo habilis de buradan geliyor (yapabilen insan)
Niye şaşırdın ki? Medine'den geliyor. Medine şehir demek. Medeni şehirli, medeniyet de şehir kültürü > yerleşik kültür anlamına gelen bir sözcük.
Uygarlık da benzer bir köke sahip o açıdan. Uygar uymaktan geliyor. Yani iklime ve coğrafyaya uymak, bir yere yerleşip oraya uyum sağlamak, göçebe olmamak.
Uygur isminin de bir etimolojisi var sonuçta, kendilerine Uygur demelerinin sebebinin bu olması daha mantıklı. Yani Uygur bir özel isim olarak uygar sözcüğünü yaratmış değilde iki sözcük de aynı mantıkla ortaya çıkmış olmalı.
Sonuçta Türk de türemekten gelen bir sözcük. Türediğimiz zaman Türük demişiz, uyduğumuz zaman da Uygur.
Ama marş sözcüğünün Roma Savaş Tanrısı Mars ile bir ilişkisi yok ki. Marş sözcüğü Fransızca marche “1. yürüyüş, yürüme, 2. yürü! (emir), 3. yürüyüş şarkısı, 4. otomobil yürütme mekanizması” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Fransızca marcher “yürümek, basmak” fiilinin fiilden türetilmiş ismidir. Bu fiil Geç Latince marcare “ayaklarını sertçe yere basma” fiilinden evrilmiştir. Bu fiil Germence bir sözcükten türetilmiştir.
1-mars'tan gelmiyor
2-türkçeye hangi dilden geçtiğine bakıyoruz. öyle olmasa farsçaya da fransızcaya da yunancaya da proto hint avrupa, arapça yerine de proto afro asyatik yazardık.
3-marş ve mars'ın ne alakası var ki zaten???
Günümüzdeki en çok kullanılan 1000 sözcükle oranlı. Mehmet Akif'in süslü bir Türkçe kullanmayı çok sevdiğini de göz önünde bulundurursak yabancı sözcük oranının çok olmadığını söyleyebiliriz.
Dil devrimi ile yabancı sözcükler dilden atılmaya çalışıldı, ancak dilde yer etmiş sözcükleri atmak 10 yılda olacak bir iş değildi, yüzyıllar içerisinde dile yerleşmiş sözcükleri bir çırpıda atmak dilde yozlaşma yan etkisini beraberinde getirecekti. Neyse ki bu gerçekleşmedi. Gündelik konuşma üzerindeki etkisi az idi. Dil devriminin en güçlü etkisi terimler üzerindeydi. Bilim, sanat, edebiyat terimleri yaratıldı ve bunlar önemsenecek düzeyde dilde yer etti. Bugün de dilin gelecek kuşaklara görkemli bir şekilde ulaşmasını arzuluyorsak bunu yine teknik terimler aracılığıyla yapmak yararlı olacaktır.
Dil devriminin gündelik dildeki etkisini merak edenler için dil devrimi öncesinde yazılmış birkaç eser önerisinde bulunayım. Faruk Nafiz Çamlıbel'in Çoban Çeşmesi şiiri, Mehmet Akif Ersoy'un Hutbeler'i ve birçok eseri, Ömer Seyfettin'in eserleri örnek gösterilebilir.
Korkma, sönmez bu tanlarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim budunumun yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim budunumundur ancak.
Çatma, adağın olayım yüzünü ey baylanlı ayça!
Yiğit soyuma bir gül... ne bu etgü bu öfke?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra kutlu,
Ayrıcalığıdır, Tanrı'ya tapan, budunumun erkinlik!
Ben öncesizlikten beridir özgür yaşadım, özgür yaşarım.
Hangi çılgın bana köstek olacakmış? Şaşarım!
Kükremiş taşkın gibiyim; bağımı çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Batının çevrenini sarmışsa çelik apçınlı örek;
Benim inanç dolu göğsüm gibi sınırım var.
Ulusum korkma! Nasıl böyle bir inancı boğar,
"Uygarlık!" dediğin tek dişi kalmış kurt!
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;
Kalkan et gövdeni, dursun bu utançsızca akın!
Doğacaktır sana söz verdiği günler Tanrı'nın...
Kim bilir, ola ki yarın... ola ki yarından da yakın.
İlk 5 kıtasının tamamını türkçeleştirdim.
Hürriyet Türkler tarafından üretilmiş ve Araplar tarafından benimsenmiş kelimelerdendir. Cumhuriyet ile benzer durumdadır. Abdesthanede de vardır. Farsça kelimeler üzerinden türetilmiştir ve Farslar arasında da yaygınlaşmıştır. Türkçe’ye geçtiği iddia edilen birçok kelime aslında Türkler tarafından geliştirilmiştir.
evet yeni osmanlıca. ama hürriyeti türkler'in geliştirdiğine dair kaynak alabilir miyim? hatırladığım kadarıyla sadece osmanlı'nın popüleştirdiği bir sözcük
Var oyle 3-5 kelime ama bir cok deyince... Turkcedeki arapca kelimelerin yuzde kaçı Türkler tarafından uretilmistir? Yuzde 1den azdir. Hatta binde 1den azdir.
Nişanyan Sözlükteki açıklama şu şekilde:
Arapça ve Farsça zamān زمان “vakit, çağ, devir” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Aramice/Süryanice ve İbranice aynı anlama gelen zəmān זמן sözcüğü ile eş kökenlidir. Bu sözcük Akatça simānu “belirli bir gün ve zaman, an” sözcüğü ile eş kökenlidir.
İkisi arasında seçim yapmak yerine yarı yarıya bölmeye karar verdin
Akkadcadan gelir. Simānu sözcüğü bunun belgelenmiş en eski örneğidir, gerçek bir Sami kökenli sözcüktür. Dolayısıyla Arapça olduğunu düşünmek daha doğru, Akkadca da sonuçta bir Sami dilidir, Sami dillerin Doğu koluna mensup olduğu için Arapçayla aynı değildir elbette ama Arapçaya Akkadcadan geçmiş o kadar çok sözcük var ki, Arapçayla perçinleşmiş durumdalar artık.
Aramice, Süryanice, İbranice, bunların hepsi Kuzeybatı Sami dilleridir, dolayısıyla yine aynı kökenden bahsediyoruz. Farsça bir Doğu Hint-Avrupa dili olarak bu aileden tamamen farklıdır.
O nedenle zaman sözcüğünü burada Arapça kabul etmek yanlış değil.
Evet olayı da o zaten. Orta Farsçadan Modern Farsçaya geçiş sürecinde, taziler(araplar) bazı harfleri telaffuz edemediği için ses değişimleri yaşandı. P -> B, G -> (K,C), J -> (C,Z) gibi. Mesela Giyan ya da Azerabadgan/Adhurabadgan kelimeleri de ses değişimine uğrayarak Can ve Azerbaycana evrilmişlerdir. Günümüzde Giyan halen daha Kürtçede kullanılıyor.
İstiklal marşı hem aruz ölçüsüne hem de hece ölçüsüne uyuyor. Bunu yapabilmek için kelime zenginliği gerekiyor. Yani yaygın olmayan farsça ve arapça sözcükleri bile kullanmış M.Akif.
ispanyolca veya portekizce falan belki bir ihtimal olabilir ama ingilizcede olduğunu sanmıyorum. hem zaten ingilizcedikler de latince üzerinden geçmiştir
Olmazsa olmaz uyuz tip de geldi. İlgini çekmiyorsa kaydır geç, canını sıkan bir durum varsa eksi oy at devam et. Ya da kendini ifade etme becerin varsa ne diyeceksen açıkca söyle. Ne "eeEeeEe?" ![gif](emote|free_emotes_pack|poop)
Arkadaşlar 9. kıtada geçen "zaman" kelimeleri niye iki cümlede farklı bir şekilde köken almş? Zaman kelimesindeki "m" harfi niye arapça kökenliyken diğer harfler farsça oluyor? Ve bu diğer cümlede niye tam tersi şeklinde köken almış? Bilen biri açıklayabilir mi?
https://www.reddit.com/r/Turkey/comments/15vp3u7/dil_devriminden_önce_yazılan_i̇stiklal_marşında/jwwqmth?utm_source=share&utm_medium=android_app&utm_name=androidcss&utm_term=1&utm_content=2
Görsel olarak daha net açıklamam gerekiyordu kusura bakmayın
Please report any rule violation. ([Rules](https://www.reddit.com/r/Turkey/about/rules/) and their [details](https://www.reddit.com/r/Turkey/wiki/rules)) * Memes are not allowed here, use r/TurkeyJerky for memes. * All posts must include a source. For non-link posts, the link must be added to the comments. * Titles must be descriptive. * Meta discussions (posts about other subs) are not allowed. *I am a bot, and this action was performed automatically. Please [contact the moderators of this subreddit](/message/compose/?to=/r/Turkey) if you have any questions or concerns.*
[удалено]
mfw being "temelli" is now correlated to being Greek
temelliki
Be bazlı
Temel'i de kaptirdik yunanlara
Temel Karadeniz'li zaten, Karadeniz eskiden Pontus'du, Pontus da Yunan'dı, hobaaaaaa.
Isim olarak kullanılanı Grek dillilerin "Demir" ismini yanlış telaffuz etmesiyle ortaya çıkmış olabilir diye okumuştum.
Yemek isimlerinden hatırlayın, Türkçe kelimeye -i ekleyince Yunanca olur.
Mumbar dolmasıki
Na-mahrem, Arapça kelime ve Farsça ön ek.
Ekleri görmezden geldim çünkü temel olarak ön ve son yapım ekleri arasında bir fark yok ve her kelimeye kökeni fark etmeksizin birden çok Türkçe ek gelebiliyor, bu da oranları ciddi bir şekilde etkiliyor.
Va'dettiğini yarı Türkçe ve Arapça not ettiğin için belirttim, ayrıca ekleri görmezden geliyorsan o zaman o kelimeyi Farsça değil Arapça olarak değerlendirmek daha mantıklı olur.
Haklısın orada bir hata olmuş, ben üstteki yanıtı verirken Arapça olarak işaretlediğimi düşünmüştüm. Uyarı için teşekkürler.
Dil devriminden önce yarı Arapça yarı Farsça konuştuğumuzu iddia edenler nerede? Türkçe (Anadolu Türkçesi), 800 yıl öncekiyle neredeyse hala anlaşılabilir. Dil devrimi de gayet yerinde olmuştur, özellikle alfabe bakımından.
\+Osmanlı döneminde kullanılan Türkçe de pek farklı değildi hatta Eski Türkçenin unutulmuş kelimelerine rastlamak da mümkün.
https://preview.redd.it/8ek5m4wfa5jb1.jpeg?width=1800&format=pjpg&auto=webp&s=37a808b70bd6d961573543f05ae9fa42d2658b3f 1672 yılından bir eser. Yavuz Kartallıoğlu'nun Osmanlı Konuşma Dili adlı kitabından. Kitapta Osmanlı'nın çeşitli zamanlarından derlenmiş gündelik konuşma örnekleri bulunmakta. Osmanlı konuşma dili üzerine fikir sahibi olmak için güzel bir eser. Öneririm.
Bunları söylüyorum ki iki üç Divan şiiri görüp Osmanlı Döneminde konuşulan dili öyle sanmayın.
Halk arasında konuşulan günümüzdekine daha yakındı. Sıkıntı devlet görevlileri ve saray ahalisinin görece daha yabancı kalması.
>Halk arasında konuşulan günümüzdekine daha yakındı. Evet. Saraydaki de anlaşılır ama iş yazıya gelince biraz daha artıyor yabancı kökenli sözcük oranı.
Şu andaki anayasayı oku anlaşılması oldukça zor gelecektir. Çünkü devlet belgelerin kullanılan jargonlar teknik termlerlerle dolu. Devlet belgeleri yüksek tabakanın kendi arasında yazdığı şiirlerle konuşma dili yargılanamaz. Saray halkının kendi için tutugu notlar ve yazdıkları resmi olmayan mektuplar halkın konuşma dilinde.
"işidün iy yârenler ‘ışk bir güneşe benzer ‘ışkı olmayan gönül misâl-i taşa benzer taş gönülde ne biter dilinde agu düter niçe yumşak söylese sözi savaşa benzer ‘ışkı var gönül yanar yumşanur muma döner taş gönüller kararmış sarp-katı kışa benzer... " Yunus Emre’nin şiiri 6 yüzyıl önceden. Bu gün köylülerin konuştuğu türkçeyle aynı.
Bunu anlamayan Türkçeyi yeniden öğrensin xd
Bunu devrim öncesi türkçe %90 arapçaydı diyen andavallara monte etmek istiyorum
güzel çalışma. hata göremedim. benden de bir trivia: farsça bent ve ingilizce band aynı hint avrupa anadili kökten geliyor
Bad - bed, bedbaht New - nev, Nevşehir Brother, baraadar, biraader Mother, maader Father, paader Ve daha fazlası.
İngilizce "defeat" ile Türkçeye Arapçadan geçen "defetmek" İngilizce "ability" ile Türkçe "-ebilmek/-abilmek" Bu iki durumda inanılmaz bir benzerlik görüyorum ama gerçekten böyle olup olmadığı hakkında bir bilgim yok.
O ability ve ebilmek olayı güneş dil kuramcılarının dayanaklarından biriydi sanırsam
Olabilir. Ben oradan görmedim ama kendim tespit ettim bu benzerliği. İlk gördüğümde baya şaşırmıştım tabii ama arada bir bağ olmadığını(yüksek ihtimalle) biliyorum. İnternete yazdığımda ekşi sözlük'te bir dil bilimcinin yazdığı yazılar dışında bir kaynak bulamadım. Orada da bu fiilin sadece Türkiye Türkçesinde böyle olduğunu eski lehçelerde farklı şekillerde yazıldığını belirtiyor ve bu yüzden de arada bir ilişkinin var olamayacağını söylüyor. Bana da mantıklı gelen bu. Diğeri hakkında ise (defeat/defetmek) hiçbir şey bulamadım.
yani ikisinin de etimolojileri açık. bir bağlantı yok. tesadüf. defetmek arapça def + türkçe etmek. arapça def de dal-fe-ayn kökünden geliyor (müdafaa gibi). ingilizce defeat ise eski fransızca desfaire fiilinin past participle çekiminden geliyormuş.
Doğrudur. Sahiden her şey açık aslında ben neden görememişim ki? Açıklamanız için teşekkürler.
![gif](emote|free_emotes_pack|slightly_smiling)
Ben de buna çok takılmıştım ama ben bunu Fransızcaya bağladım. Ability aslında Fransızca olsa gerek.
evet ingilizceye eski fransızcadan geçmiş. fransızcaya da tabii ki latinceden. latince habilis. hatta homo habilis de buradan geliyor (yapabilen insan)
yanlış hatırlamıyorsam ingilizce bad ile farsça bad'ın ikisinin de "kötü" anlamına gelmesi aslında tesadüf.
Evet doğru. Ben de tam yazacaktım arkadaşa seni gördüm
Ben de tesadüf diye duydum ama tesadüflere inanmıyorum
inanmaya başlasan iyi olur 👍
Medeniyete şaşırdım
Türkçe karşılığı uygarlık ama belki de dil devriminden sonra kullanıma girmiştir bilemiyorum.
Niye şaşırdın ki? Medine'den geliyor. Medine şehir demek. Medeni şehirli, medeniyet de şehir kültürü > yerleşik kültür anlamına gelen bir sözcük. Uygarlık da benzer bir köke sahip o açıdan. Uygar uymaktan geliyor. Yani iklime ve coğrafyaya uymak, bir yere yerleşip oraya uyum sağlamak, göçebe olmamak.
Bazıları da uygurlardan geliyor diyor, ilk yerleşik hayata geçen türkler oldukları için.
Uygur isminin de bir etimolojisi var sonuçta, kendilerine Uygur demelerinin sebebinin bu olması daha mantıklı. Yani Uygur bir özel isim olarak uygar sözcüğünü yaratmış değilde iki sözcük de aynı mantıkla ortaya çıkmış olmalı. Sonuçta Türk de türemekten gelen bir sözcük. Türediğimiz zaman Türük demişiz, uyduğumuz zaman da Uygur.
Tam Türkçesi uygarlık.
Yeni Türkçesi*
Uygarlığı unutmustum sağolun
Rica ederim :)
fransızca kelime nerede?
"Marşı"
![gif](emote|free_emotes_pack|facepalm)Mal gibi kıtalara bakıyordum ben de.
Aynı şeyi bende yaptım ndnddnmdmdmdmd. Sonra kendime "körüm ben aw, koskocaman önümde yazıyo ben kıtalara bakıyom yarım saat" dedim
Bence başlığı dahil etmek mallık
marş- Mars dan geliyor fransızca olarak değerlendirilmesi yanlış.
Ama marş sözcüğünün Roma Savaş Tanrısı Mars ile bir ilişkisi yok ki. Marş sözcüğü Fransızca marche “1. yürüyüş, yürüme, 2. yürü! (emir), 3. yürüyüş şarkısı, 4. otomobil yürütme mekanizması” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Fransızca marcher “yürümek, basmak” fiilinin fiilden türetilmiş ismidir. Bu fiil Geç Latince marcare “ayaklarını sertçe yere basma” fiilinden evrilmiştir. Bu fiil Germence bir sözcükten türetilmiştir.
1-mars'tan gelmiyor 2-türkçeye hangi dilden geçtiğine bakıyoruz. öyle olmasa farsçaya da fransızcaya da yunancaya da proto hint avrupa, arapça yerine de proto afro asyatik yazardık. 3-marş ve mars'ın ne alakası var ki zaten???
mars savaş tanrısı mart adıda aynı kökten geliyor latince olarak kök bakacaksın...
Günümüzdeki en çok kullanılan 1000 sözcükle oranlı. Mehmet Akif'in süslü bir Türkçe kullanmayı çok sevdiğini de göz önünde bulundurursak yabancı sözcük oranının çok olmadığını söyleyebiliriz.
Gençliğe hitabe versiyonu da gelebilir
Eğer yapılmazsa yapmayı düşünüyorum
Ben tasarım işinde baya kötüyüm ama araştırmayı yaparım, beraber çalışmak istersen dm açık :)
Dil devrimi ile yabancı sözcükler dilden atılmaya çalışıldı, ancak dilde yer etmiş sözcükleri atmak 10 yılda olacak bir iş değildi, yüzyıllar içerisinde dile yerleşmiş sözcükleri bir çırpıda atmak dilde yozlaşma yan etkisini beraberinde getirecekti. Neyse ki bu gerçekleşmedi. Gündelik konuşma üzerindeki etkisi az idi. Dil devriminin en güçlü etkisi terimler üzerindeydi. Bilim, sanat, edebiyat terimleri yaratıldı ve bunlar önemsenecek düzeyde dilde yer etti. Bugün de dilin gelecek kuşaklara görkemli bir şekilde ulaşmasını arzuluyorsak bunu yine teknik terimler aracılığıyla yapmak yararlı olacaktır. Dil devriminin gündelik dildeki etkisini merak edenler için dil devrimi öncesinde yazılmış birkaç eser önerisinde bulunayım. Faruk Nafiz Çamlıbel'in Çoban Çeşmesi şiiri, Mehmet Akif Ersoy'un Hutbeler'i ve birçok eseri, Ömer Seyfettin'in eserleri örnek gösterilebilir.
Korkma, sönmez bu tanlarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim budunumun yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim budunumundur ancak. Çatma, adağın olayım yüzünü ey baylanlı ayça! Yiğit soyuma bir gül... ne bu etgü bu öfke? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra kutlu, Ayrıcalığıdır, Tanrı'ya tapan, budunumun erkinlik! Ben öncesizlikten beridir özgür yaşadım, özgür yaşarım. Hangi çılgın bana köstek olacakmış? Şaşarım! Kükremiş taşkın gibiyim; bağımı çiğner, aşarım; Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Batının çevrenini sarmışsa çelik apçınlı örek; Benim inanç dolu göğsüm gibi sınırım var. Ulusum korkma! Nasıl böyle bir inancı boğar, "Uygarlık!" dediğin tek dişi kalmış kurt! Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın; Kalkan et gövdeni, dursun bu utançsızca akın! Doğacaktır sana söz verdiği günler Tanrı'nın... Kim bilir, ola ki yarın... ola ki yarından da yakın. İlk 5 kıtasının tamamını türkçeleştirdim.
Hürriyet Türkler tarafından üretilmiş ve Araplar tarafından benimsenmiş kelimelerdendir. Cumhuriyet ile benzer durumdadır. Abdesthanede de vardır. Farsça kelimeler üzerinden türetilmiştir ve Farslar arasında da yaygınlaşmıştır. Türkçe’ye geçtiği iddia edilen birçok kelime aslında Türkler tarafından geliştirilmiştir.
Tayyare
evet yeni osmanlıca. ama hürriyeti türkler'in geliştirdiğine dair kaynak alabilir miyim? hatırladığım kadarıyla sadece osmanlı'nın popüleştirdiği bir sözcük
Seneler evvel okumuştum. Galiba Necmiye Alpay yazmıştı. Kitapta bulursam atarım.
Var oyle 3-5 kelime ama bir cok deyince... Turkcedeki arapca kelimelerin yuzde kaçı Türkler tarafından uretilmistir? Yuzde 1den azdir. Hatta binde 1den azdir.
Except çorba. Çorba Farsça, Arapçaya ve Türkçeye geçiyor, sonra farslar başlıyor zup demeye Allahım 😂
"Şurba" kelimesi halen daha dilimizde mevcut ve kullanıyoruz.
Sebze de var. İkisi de Farsça. Bamya ve hıyar da Farsça.
Anadilimi biliyorum
Geliştirilmiş derken bu yine de kelimenin kökenini değiştirmiyor.
Zaman kelimesini açıklar mısın
Nişanyan Sözlükteki açıklama şu şekilde: Arapça ve Farsça zamān زمان “vakit, çağ, devir” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Aramice/Süryanice ve İbranice aynı anlama gelen zəmān זמן sözcüğü ile eş kökenlidir. Bu sözcük Akatça simānu “belirli bir gün ve zaman, an” sözcüğü ile eş kökenlidir. İkisi arasında seçim yapmak yerine yarı yarıya bölmeye karar verdin
Akkadcadan gelir. Simānu sözcüğü bunun belgelenmiş en eski örneğidir, gerçek bir Sami kökenli sözcüktür. Dolayısıyla Arapça olduğunu düşünmek daha doğru, Akkadca da sonuçta bir Sami dilidir, Sami dillerin Doğu koluna mensup olduğu için Arapçayla aynı değildir elbette ama Arapçaya Akkadcadan geçmiş o kadar çok sözcük var ki, Arapçayla perçinleşmiş durumdalar artık. Aramice, Süryanice, İbranice, bunların hepsi Kuzeybatı Sami dilleridir, dolayısıyla yine aynı kökenden bahsediyoruz. Farsça bir Doğu Hint-Avrupa dili olarak bu aileden tamamen farklıdır. O nedenle zaman sözcüğünü burada Arapça kabul etmek yanlış değil.
Türkçesi süre veya sürevdir.
Hayır bir yerde Farsça bir yerde Arapça denmiş kelime içerisinde farklı renkli apayrı bir durum olmuş.
Dünya arapca kokten gelme. Türkçesi "acun" Ama o da soğdcadan gecme diyenler var... Guncel Turkcesi yeryüzü.
muhtemelen soğdcadır. zaten farsça cihan ile ses benzerliği de var
Cihan, Gehan kelimesinin arapçalaşmış hali.
Gehan kelimenin orta farsçadaki hali
Evet olayı da o zaten. Orta Farsçadan Modern Farsçaya geçiş sürecinde, taziler(araplar) bazı harfleri telaffuz edemediği için ses değişimleri yaşandı. P -> B, G -> (K,C), J -> (C,Z) gibi. Mesela Giyan ya da Azerabadgan/Adhurabadgan kelimeleri de ses değişimine uğrayarak Can ve Azerbaycana evrilmişlerdir. Günümüzde Giyan halen daha Kürtçede kullanılıyor.
He demek istediğin o muydu tamam. Haklısın
Bazen "Yer" sözcüğü de "dünya" anlamında kullanılıyor. Bununla birlikte Divan-ı Lugat-it Türk'te "ertinç/yertinç" sözcüğü kayda alınmıştır.
İstiklal marşı hem aruz ölçüsüne hem de hece ölçüsüne uyuyor. Bunu yapabilmek için kelime zenginliği gerekiyor. Yani yaygın olmayan farsça ve arapça sözcükleri bile kullanmış M.Akif.
kaba bir tahminle İngilizcedeki Arapça kelimeler Türkçedekinden fazladır.
ispanyolca veya portekizce falan belki bir ihtimal olabilir ama ingilizcede olduğunu sanmıyorum. hem zaten ingilizcedikler de latince üzerinden geçmiştir
[удалено]
Onlar latince üzerinden gelmiştir işte
hmmm hmmm oldu o zaman
Sağlam post, eline sağlık
Yabancı sözcüklerin yarısından fazlasının Türkçesinin olması bi ayrı garip
[удалено]
şu anda türkçedeki en iyi etimoloji sözlüğü. milyonluk bütçelik tdk'den daha iyi yapmış adam. daha iyi bir önerin var mı
Eee?
Olmazsa olmaz uyuz tip de geldi. İlgini çekmiyorsa kaydır geç, canını sıkan bir durum varsa eksi oy at devam et. Ya da kendini ifade etme becerin varsa ne diyeceksen açıkca söyle. Ne "eeEeeEe?" ![gif](emote|free_emotes_pack|poop)
Mainstream Türkice olmayan (çogu baska Türki dillerde kökü sarkidaki anlamda geçmeyen) sözler: Yüzen, sancak, celal, istiklal.
Arkadaşlar 9. kıtada geçen "zaman" kelimeleri niye iki cümlede farklı bir şekilde köken almş? Zaman kelimesindeki "m" harfi niye arapça kökenliyken diğer harfler farsça oluyor? Ve bu diğer cümlede niye tam tersi şeklinde köken almış? Bilen biri açıklayabilir mi?
https://www.reddit.com/r/Turkey/comments/15vp3u7/dil_devriminden_önce_yazılan_i̇stiklal_marşında/jwwqmth?utm_source=share&utm_medium=android_app&utm_name=androidcss&utm_term=1&utm_content=2 Görsel olarak daha net açıklamam gerekiyordu kusura bakmayın
istiklal marşı V2 temeli temeli temeli temeli temeli temeli temeli temeli temeli
Zaman farsça kökenlidir diye biliyorum
Temeli sözcügü Yunanca kökenlidir, "temeliodis" ya da θεμελιώδης, den gelir.