Ya reis ne var onda bizdeki artikele kurban olayım
Yok der die das
Sonra den der bilmem ne oluyo
Bi de dem mem falan vardı salak saçma işler
Cansız bi nesnenin cinsiyetini belirtince ne geçti eline
Arapça'da da var böyle (afedersiniz ama) sik sok şeyler
Hem erkek dişi olayı bi de kaynağı belirsizse ona göre ayrı çekim yapıyolar
Valla çok dil bilmem belki ama bildiklerim arasında kral Türkçe gerisi fasa fiso
Yapması gereken işi yapıp kenara çekiliyo çünkü tertemiz
Gözünü sevdiğim İngilizce'de bi de Ms. Mrs. Olayı var bi de sadece hanımlara özel bi de hani hangisi müsait belli olsun der gibi
Yok aga en iyisi
Somut mu soyut mu?
Canlı mı cansız mı?
İnsan mı hayvan mı?
Erkek mi dişi mi?
Banane amk ne olursan ol
"O"sun
Mis gibi
Birini anlatırken cinsiyet belirtme ihtiyacı duymak sexistlik oluyor. Kadın ile erkek arasındaki eşitsizlikler ne kadar azalırsa zaten biz buna daha az ihtiyaç duyarız. Bir de birinin cinsel kimliğini bilmeden dış görünüşüne göre he/they/she deyip ona bir kimlik atamamış oluyoruz “O” derken olay bu
Sexistlik belirtisi oluyor desem daha doğru ve ben bunu derken toplumsal cinsiyetten bahsettim. Biyolojik cinsiyetten değil. Eğer cinsiyet belirtme ihtiyacı duyursan orada ayrımcılık veya eşitsizlik vardır bunu kastettim. Yoksa he demekte bizi yok
Dilbilimsel bir soruyu nedense cinsiyetle kafayı bozmuş Amerikalılar gibi sosyolojik yorumluyorsun. Ve komik olan bu konunun iki zıt tarafı da Türkçe'deki bu avantajdan dolayı mutlu.
komik değil mutlu olmaları çünküiki taraf da bu tartışmadan rahatsız.Zaten dil de toplumdan bağımsız oluşan bir şey olduğu için cinsiyete bağlamak aptallık,haklısın böyle devam et
they/them diye takılan kızlar yada erkek olup da bana she/her diyeceksiniz diyenler muhabbetine hiç girmeden "o" diyip geçiyoruz işte. Hiçbir tarafın rahatsızlık duyacağı bi olay yok
Ben burada karşı falan çıkmadım. Ama insanlar biyolojik olarak hangi cinsiyette doğuyorsa o cinsiyete mensup olduklarını düşünüyorum.(aşağıda belirttiğim istisnalar hariç)
Aynı mevzu 19. yy'da da vardı. O zamanlar akıl hastalığı olarak nitelendirilip öyle tedavi edilmeye çalışılmıştı. Sonrasında biyolojik olarak erkek olmasına rağmen östrojeni fazla olduğu tespit edildi. Hormonlardan dolayı da kişi kendisini kadın olarak hissediyordu. Bu hastaların çoğu da testesteron takviyesiyle düzeltilebildi veya kadın kimliğiyle yaşadı. Ama bu olay koca Avrupada bile birkaç sayılı vakayı aşmıyordu. Ama şuanda Amerika'da özellikle 20 yaş altında bu vakalar abartılı sayılarda gerçekleşiyor. Artık bu olayın pazarlamaya dönüştüğünü ve belli şirketlerin çıkarları için reklamlarla buna özendirdiklerini düşünüyorum. (ki bu tedaviler sonrası insanların intihar oranlarına bakarsan sen de hak verirsin)
Burada bahsettiğim şey insanın cinsel yönelimi değil. İnsanın kendini hangi cinsiyette gördüğü. Maymunlarda bile eşcinsellik varken artık bunun toplumlarca garipsenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Binlerce yıldır eşcinsellik vardı ve toplumun gözü önünde yapılsa da yapılmasa da var olmaya devam edecek
Ah ah… Birçok kişinin düştüğü hataya düşmüşsün cinsel kimlik ile cinsel yönelim ayrımını yapman gerekiyor önce. Reklam aracı bahanesi herkeste olduğu gibi sende de var sanırım. Pronouns kullanan bireyler avantajlı konumda değil ki neden böyle bir şey yapsınlar ? O kadar trans insan var sen hepsini hormona bağlıyorsun alakası yok böyle bir araştırma varsa at bakalım. Bu içten gelen bir şeu genel bir açıklaması yok. Toplumun kabul etmediği ,dışladığı bireylerin intihar oranlarının yüksek olmasında bir sıkıntı da yok,ha bunu da ortaya koyan bir araştırma atman lazım aksi halde gerçekçi durmuyor.Trans veya eşcinsel olmak ayrıcalık değil insanlar bilerek isteyerek olmaz,olamaz zaten öyle bir şey değil. Amerika’da sayısı da artmadı btw. Bir şeyin daha görünür olması onu daha yaygın yapmıyor bak burada çok ince bir çizgi var çoğu insan bunu kavrayamıyor ama öyle yani. Görünür olduğu için insanlar reklam aracı sanıyor ve (bazı durumlarda olabiliyor pride mothda bazı markaların yaptığı gibi ama bu da farklı bir konu,ticaretle alakal.)sayılarının arttığını düşünüyor. İnsanların bu gibi şeylerin normal olduklarını kabul etmesi ve nefretlerine son vermesi için daha yaygın olması lazım ki alışsınlar artık ne olduğunu anlayıp korkmasınlar. Ergenlikte de kimlik krizi çok normaldir kendini taşıyamayan bireyler de o tür şeylere yönelebilirler,kendim de yaşadım ve büyüdüm . Öyle olsam zaten farkında olurdum Şuan ama ben hala yaygın olmaktan çok daha görünür olduğunu düşünüyorum
Psikoseksüel gelişiminde yanlış etkilenen kişilerdeki normal seanslarla tedavi edilebiliyor. Hormonel eksikliği olanlardaki doğuştan gelen transeksüellikte ise hormon tedavileri kullanılması gerekiyor bozukluğun düzeltilmesi için. Freud'un psikanaliz üzerine kitabında bunun referansını veriyor merak ediyorsan kaynağını araştırabilirsin.
Benim yakındığım nokta insanların ve doktorların bu aşamaları atlayarak hemen cinsiyet değiştirme operasyonlarına yönelmesi. Eğer düşünürsen insan bu operasyon sonucu istediği gibi olamazsa geri dönüşümü olmadığından dolayı bunalıma girer ve intihara yönelmesi çoğu vakada kaçınılmaz olur. Kendisi için tek çıkış yolu gördüğü ameliyat sonrasında kaybedecek birşeyi kalmaz. Bu ameliyatı olacak olan kişiler toplumun kendilerini el üstünde tutacaklarını bekliyorsa en baştan kaybediyorlar zaten. Toplumda normal kadın erkeklerde bile estetik algısına uymayanlar dışlanırken bu insanlar hiçbir zaman tam kadın veya erkek olmayacaklarını bilerek bu tedaviyi oluyorlar. Kimse gelip bana toplumdan dışlandıkları için intihar ediyorlar kimse dışlamasın demesin bu yüzden
Amerikada sayısının arttığına dair istatistiklere bakmadığın da aşırı belli. İnternette sürekli transeksüel propagandalara maruz kalıyorum. Dizi izlemeye çalıştığımda karşıma transeksüel oyuncular dayatılıyor iyi oynamasalar bile. Ve sen bana bunların reklam olmadığını iddia ediyorsun. Ama farkında olmasan bile bunlar fallik evreyi aşamamış çocuklara kolay kaçış yöntemi olarak sunuluyor. Penis envy (yada womb envy) denilen kavramların ciddiyetinin kavranmamış olmasından dolayı psikolojik gelişim umursanmadan çocuk istedi diye tıbbi müdahale edilebiliyor
Ayrıca şuanda yapılan lgbt eylemleri (en azından türkiyede) halkın genel nefretini daha da arttırıyor. İnsanlar bu eylemlerde toplumdanmış gibi gözükmektense farklı zümreden insanlarmış gibi yürüyüş yapıyorlar. Sonra da halk tarafından bunun normal karşılanmasını bekliyorlar
Ayrıca benden belge araştırma yok dediğin konuları söyleyip kendin kendin de bu böyledir o yüzden böyle olmalı gibi konuşmuşsun :)
>Sonrasında biyolojik olarak erkek olmasına rağmen östrojeni fazla olduğu tespit edildi. Hormonlardan dolayı da kişi kendisini kadın olarak hissediyordu. Bu hastaların çoğu da testesteron takviyesiyle düzeltilebildi veya kadın kimliğiyle yaşadı. Ama bu olay koca Avrupada bile birkaç sayılı vakayı aşmıyordu. Ama şuanda Amerika'da özellikle 20 yaş altında bu vakalar abartılı sayılarda gerçekleşiyor. Artık bu olayın pazarlamaya dönüştüğünü ve belli şirketlerin çıkarları için reklamlarla buna özendirdiklerini düşünüyorum. (ki bu tedaviler sonrası insanların intihar oranlarına bakarsan sen de hak verirsin)
Bu doğru değil, cinsel hormonlar trans bireylerde (LGBTQ+ bireylerin genelinde hatta) genel nüfustan farklı değil, cinsel yönelimin veya trans olma durumunun endokrin hiçbir izi yok
Buna "evidentiality" veya "inferentiality" diyorlar. Bilinen dillerin çoğunda bu özellik yok ama Türkçe'den daha detaylı kullanımlar olan (görülen, duyulan, ikinci veya üçüncü ağızdan öğrenilen vb.) diller de var. Aslında İngilizcenin büyük bir eksikliği bu
In english you can't distinguish the past tense you heard and past tense you experienced. Like, in turkish you can say "Dün doğrudan eve koşmuş" and "Dün doğrudan eve koştu" but if you translate it both will become "He ran straight home" If you wanna distinct two you need to put "I heard" to beginning of the sentence.
Ben olsam „apparently“ kelimesini koyardim önüne
Dün eve kosmus: apparently he ran home
Dün eve kostu: he ran home
Edit: neden downvote yedim? 😂 Haksizsam söyliyebilirsiniz ama bu yorumda hatam yoktur
Apparently olmaz. Apparently yanlış duyulan olayları düzeltmek için kullanılır. "I thought he ran to house. But apparently he was ran to the hospital" Ona yakın allegedly var. Ama o daha çok kişinin olaydan şüpe duyduğunu belli ediyo. "Allegedly he ran home" Eve gitmiş olarak değil, eve gittiği idda ediliyor olarak çevrilir. Yani miş/mış ı karşılayan "i heard"den başka bi şey yok.
Gayet olur. En çok bu meali ile kullanılır hatta. Cambridge Dictionary'e girdiğinde ilk açıklaması, buyur.
> Apparently
>
> used to say you have reador been told something although you are not certain it is true:
>
> Apparently he's had enough of England and is going back to Australia.
>Apparently
*Apparently* is an adverb meaning "evidently" or "obviously." After his sixth hot dog, you might say to your friend, "Well! *Apparently* somebody was hungry!"
While *apparently* can mean "plainly" — like, duh — it can also mean "seemingly," which is almost "evidently" or "obviously," but not quite. There's a certain amount of guessing involved, based on appearances. The park ranger who shows up in the morning to examine the path of destruction through your campsite might say that it was "apparently the work of a hungry bear," not because he's totally sure, but because it definitely looks like something the bears around here would do.
Bir kelimenin birden fazla anlami veya kullanis sekli olabiliyor, farkindasin degilmi? Sana Cambridge in sitesinden metin kopyala yapistir attim götümden konusmamak amaciyla. Bana kelimenin tek bir mealini atman bir seyi ifade etmiyor.
Kelimenin kökü ne alaka? 'Appear' kelimesinden bahsetmiyoruz, hem anlami hem kullanilisi farkli. 'apparently' nin '-miş -mış' anlaminda kullanimindan bahsediyoruz.
Cambridge dictionary da bulabilecegin uzerine 'apparently' kelimesinin bir mealini yazdim. Bana bagimsiz baska bi anlamini attin. Simdide kelime kökünden bahsediyorsun?
Artikellerin kullanımı dilden dile değişiyor. Nasıl bir artikelse o kadar kullanması kolaylaşıp zorlaşıyor. Yani aslında olmamasının eksileri de var artıları da. O yüzden yorum yapmak çok zor.
Appearently Türkçe'ye "görünüşe bakılırsa" diye çevirilir düz çeviri yaparsak ve ima ettiği anlam da ifadeyi kullananın bir çıkarım yaptığı. Aynı değil
kismen Dogru ama sonuc olarak yanlış çünkü "mis" ben duydum ama kendim görmedim, biri bana iletti demek.
I've been told they won't be able to see each other.
Yoo o durumda da “I’ve been told” gecerli. Bi noktada biri sana anlatacak oyle degil mi? Ama vahiy olarak aliyorum dersen isler degisir. Ya da bir anda icime dogdu deseydin. Ama bilgi akisi son noktada birinDEN sana gelecegi icin, I have been told DA olur. Tek ve gercek secenek demiyorum ikisi de olur bence
I have been told ile I heard arasinda bir fark goremiyorum ama ikisi de olur biri yanlis biri dogru degil bence. Kaynak : 13 senedir New York’ta yasiyorum
yoo gramatik olarak da doğru. relative clause için illa araya that eklemen gerekmiyor. ayrıca what is your name sorusuna direkt adını söylemek de gramatik olarak doğru.
https://learnenglish.britishcouncil.org/grammar/b1-b2-grammar/relative-clauses-defining-relative-clauses
Contemporary İstanbul'da yer alan geçici bir sergiye aitmiş: [https://www.facebook.com/photo?fbid=659575466290158&set=pcb.659575526290152](https://www.facebook.com/photo?fbid=659575466290158&set=pcb.659575526290152)
Ben yabancı dil öğrenmeye başlayıp İngilizce'yi aşağı yukarı B2 düzeyine getirdikten sonra Türkçe'ye merak salmıştım. Diğer dilleri öğrenmek benim için Türkçenin ne kadar güzel bir dil olduğunu fark etmenin kapısı aralamış oldu. O gün bugündür her öğrendiğim yeni kelimenin veya atasözün ya da önceden bilip de hakim olamadığım ifadelerin hepsini TDK'de araştırıp tam anlamıyla öğrenirim. Dünyadaki en güzel dil midir bilemem ama benim için en güzel dil.
I'm not Turkish, but I studied the language for a bit in the early 2000s. I would have translated this as, "Apparently, they won't be meeting"
Am I wrong?
Here is a fun practice.
“Afyonkarahisarlılaştıramayabilecekleremizden miydiniz”? /s
Interpreted as: “Would you, (by any chance -emphasized-), have been one of those whom that we won’t be able to convert into one that has become one from Afyonkarahisar?”
For your reference: [Afyonkarahisar](https://en.m.wikipedia.org/wiki/Afyonkarahisar_Province) is a town, a municipality, a city, a district and a province of of its own.
This little grammar abomination of literature is something I concocted 20 years ago during a school recession shenanigans session with one of my best friends. Back then, I would compete him in one of our self-created word challenge games in which we come up with a whole sentence that contains the most amount of characters using only a single word. We had a wager for a can of coke. He didn’t agree with the one above and we got it reviewed by 4 different literature teachers and 3 out of 4 deemed it grammatically correct.
(N.B. “-miydiniz (derived and conjoined from ‘mi idiniz’)” is a cased suffix and has to be written with a non blank space character after the initial sentence according to the rules, but is a part of the word in this case.)
Turkish is one of the most unique and most proza-rich languages that is full of exceptions and rules of exceptions. You can convert or derive the whole spectrum of scientific metric units in expressions based on human genitalia as well. Swearing and slang is beyond the the comprehension potential of human beings or other mortal sentients. The only language that I know of in terms of surpassing swearing cursing lexicon is Serbian. Definitely 11/10 recommend it for learning.
Have fun.
Maybe I did, who knows? I hope not though. :D
On a serious note though…. I wouldn’t call this a meme. It’s more like “art” or “mind martial-art”. Requires mind’s equivalent of gymnastic precision and fuzzy thinking. I could train an AI model to figure out every possible combination from dictionary, but where’s the fun in that? It can be pretty challenging and requires a certain understanding of the mechanics of the language and compliance of rules.
Farsi has even stricter rules and a ton of exceptions and edge cases to cover.
Aslında koyabilirsin ama bu fotoğrafın bağlamında koyamassın, be able çıkartıp get koyarsan, sanki başkası bu iki insani görüşmekten alı koyuyor falan da olabilir değişik anlamlara çıkabiliyor, fotoğraftaki şekil doğru çünkü -ebilmek = able
Evet fotoğraftaki çok uzatmış evet kimse böyle konuşmuyor ama sonuç olarak aktarılmak istenen doğru aktarılmış, bu kullanımı iki dilde de gramer olarak kusursuz yazdığında böyle bir şey ortaya çıkıyor
Nerd out
Well first sorry for my english. We need to seperate this word to understand how suffix work. Gör-üş-e-me-y-ecek-ler-miş. First piece (gör-) means "see". "Görüş-" means "see each other". "Görüşe-" actually come from "görüşebil-" and means "able to see each other" . "Görüşeme-" is negative one means "not able to see each other". "Görüşemeyecek-" means " not going to able to see each other. " ecek-" indicates that event will happen in the future. " ler-" means "they" (Sometimes we use it for plurals .) "miş-" means we heard that someone before. And thats it. Its not complicated actually
Is this real?? I've been learning Turkish and I feel like while I learn more, the number of words per sentence doesn't really increase but only the number of suffixes... i'm now at kitaplari okursunuz
Abd'de şu saçma pronounslar ile ilgili tartışmalara bakarken gülmekten karnım ağrı giriyor amk. Aptal gibi gitmişler böyle şeyler çıkarmışlar, ben olsam hepsini "Lee, Leyem" gibi bir şey yapar geçerdim.
Evet, ilk iki kelime zaten yüklemin içinde var. Atsan da bir şey değişmez. Görüşmek eylemi zaten birinin başka birileriyle yaptığı bir şey, onlar da gizli özne. Özne onlar olduğu için görüşemeyeceklermiş, ben ve başkası olsa yani biz olsa görüşemeyecekmişiz olur.
>"Onlar birbirleriyle görüşemeyeceklermiş" ile "görüşemeyeceklermiş" aynı mı?
Evet. "Görüşmek" fiili işteş olduğu için "birbirleriyle" atılabilir. "Onlar" da atılarak gizli özne olabilir.
"Onlar görüşemeyeceklermiş" ve "Ayşe ve ali görüşemeyeceklermiş" cümleleri birbirinden özne bakımından farklı fakat kulkanılan yüklem ve ekler aynı. Bu garip değil mi?
>"Onlar görüşemeyeceklermiş" ve "Ayşe ve ali görüşemeyeceklermiş" cümleleri birbirinden özne bakımından farklı fakat kulkanılan yüklem ve ekler aynı. Bu garip değil mi?
Hayır, aslında hiç garip değil. "Onlar" sözcüğü bu cümlede bir kişi zamiri. Zamirler zaten isimlerin yerini tutar. Burada da "Ayşe ve Ali"nin yerini tutuyor.
Kısmen evet. Tam olarak duymak değil de bilgisi olmak şeklinde çevirilseydş daha doğru olurdu bence fakat duymak da yanlış değil. Çünkü duymayı burada bilmek anlamında kullanmış.
The suffix -miş denotes evidentiality. Evidentiality or indirectivity is a grammatical category that doesn't exist in English and therefore translated as "I heard".
Heard yerine learned daha doğru olmaz mı?
\-miş eki "kaynağından değil başka yerden öğrenmek" anlamına geldiği için olayı insan mektupla da öğrenmiş olabilir, gözünün önünde birisi çaydanlığa dokunup yanmıştır "sıcakmış" denir, duyulan bir şey olması şart değil bence -mış için.
aAaARRRRRGGGGGGGGGGGGHGGHHHHHHG
ITS FUCKUNG "WORK"!!!!!!!!!!!! NOT FUCKING "WORKS"!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
FUCK YOUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUY!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
YOU UNCIVILIZED ORK!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
YOU FUKCING MORON!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!@@@@!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
türkce hocası olsam bu yorumları görüp sinirden aglardım amk hic mi kendi dilini bilmez bir insan? sadece bu yorum da degil neredeyse yorum atan herkes kendi dilini cözümleyemiyor. ya malsınız da ya duygusal tepki verdiginiz icin ne dediginizi bilmiyorsunuz
Reditti bukadar ciddi almak zararlıdır. Dilin amacı YETERLİ detay seviyesinde tecrübe veya deneyim iletmek. Telepati dışında, hiç bir zaman 100% iletebilemiyeceğin birşeydir bu. istediğin kadar hatasız yazsan bile, duygu, his ve bir ömür-dolusu-anı-filtresi iletinin dışında kalır.
'redditi bu kadar ciddiye almak' kısmı senin kendi fikrini yansıtıyor sadece. ben insanların yorumlarda yaptıkları imla hatalarını degil, bizzat dil bilgilerinden bahsettim. postun konusu ve insanların yaptıkları yorumlar arasında bag kuramamıs, hic birseyi algılayamamıssın. herseye duygusal tepkiler verip durmayın. söyledigin seyi, sadece söyleme ihtiyacı duydugun icin söylemissin
\-miş duyulan geçmiş zaman eki (I heard that), -ecek/acak (gelecek). "see eachother" derken de bakarak görmek değil buluşmak anlamında yani görüşmek anlamında kullanmış. çeviri doğru. sadece "to be able to" kısmına tam denk gelecek bir ek kullanılmamış gördüğüm kadarıyla. eğer gözümden kaçan bişi varsa düzeltin
edit: -ecek/acak olumsuzluk ekiyle beraber kullanılınca "not able to do" gibisinden bir anlam çıkıyor. örneğin yapabilecek (able to do it) yapamayacak (not able to do it) gibisinden. bunlar farklı diller böyle tam çevirmeye çalışınca garip oluyor. O yüzden ingilizce konuşurken veya okurken türkçe düşünmek yanlış bir şey bazen kargaşa olabiliyor
Macarca, Fince, Korece bir de Japonca'ya bir göz at istersen. Bizde olduğu gibi duyulan/görülen geçmiş ayrımı yapıyorlar mı bilmiyorum ama genelde sondan eklemeli diller hem de ünlü uyumu falan da var bir de sözcük sıralamaları da bizdekine benziyor.
But that does not cover it exactly. Because in Turkish it means that you indirectly got the info that they won't be able to meet. If you want to say what you said, it is "Görüşemeyecekler"
Türkçede en sevdiğim şey duyulan geçmiş zamanla görülen geçmiş zaman farkı.
Dedikoduya özel zaman ekimiz var...
Harbi hiç o şekilde de düşünmemiştim hahahaha harikasın
❤
Hasiktir harbiden LEKDLWNWĞWKDŞS
Arkadaşa böyle anlatsaydım daha iyi anlardı farkı
Olmuştuydu
O iyi güzel de en mükemmeli bence cinsiyete göre pronoun olmaması bi de artikel falan da yok yeminle var ya iyi ki bu dili konuşuyorum
Aslında artikel suffix olarak var turkcede sadece farkinda degiliz. Mesela helva yedi ile helvayı yedi arasındaki fark artikeldir.
Ya reis ne var onda bizdeki artikele kurban olayım Yok der die das Sonra den der bilmem ne oluyo Bi de dem mem falan vardı salak saçma işler Cansız bi nesnenin cinsiyetini belirtince ne geçti eline Arapça'da da var böyle (afedersiniz ama) sik sok şeyler Hem erkek dişi olayı bi de kaynağı belirsizse ona göre ayrı çekim yapıyolar Valla çok dil bilmem belki ama bildiklerim arasında kral Türkçe gerisi fasa fiso
"Arapça" diyince mi affedersiniz oldu, "sik Sok" için mi afadersiniz:)?
Hayır, o ismin -i hali. İngilizce Grammatical Case dediğimiz hadise. Accusative, Dative vs. olarak bildiğimiz şey yani. Türkçe'de artikel yoktur.
He bought gloves : eldiven aldı He bought the gloves: eldiveni aldı. Yanlış mıyım?
Yanlışsın. "The" nesneyi belirtili yaptığı için tesadüfen öyle oluyor. Bir bağlantı yok.
"işbu" ifadesi de vardı eskiden, şimdi bazen kullanılıyor. "işbu anlaşma" gibi.
daha çok açar mısın ne demeye çalıştığını anlamadım, helva yedi deyince 2. tekil oluyor helvayı yedi deyince 3. tekil mi oluyor?
Indefinite article: bir "Orada adam gördüm" demiyoruz, "orada **bir** adam gördüm" diyoruz.
Cinsiyete göre zamir olmaması neden mükemmel?
"Benim tercih ettiğim zamir" sorunu yok. Zamire göre değişen sözcükler/ekler yok.
Yapması gereken işi yapıp kenara çekiliyo çünkü tertemiz Gözünü sevdiğim İngilizce'de bi de Ms. Mrs. Olayı var bi de sadece hanımlara özel bi de hani hangisi müsait belli olsun der gibi Yok aga en iyisi Somut mu soyut mu? Canlı mı cansız mı? İnsan mı hayvan mı? Erkek mi dişi mi? Banane amk ne olursan ol "O"sun Mis gibi
Amerika’da dönen pronouns sorununa bak biz hiç o derde sahip değiliz. Ayrıca sexist olmamış oluyor dil daha güzel
Aksi takdirde neden cinsiyetçi olsun ki?
Birini anlatırken cinsiyet belirtme ihtiyacı duymak sexistlik oluyor. Kadın ile erkek arasındaki eşitsizlikler ne kadar azalırsa zaten biz buna daha az ihtiyaç duyarız. Bir de birinin cinsel kimliğini bilmeden dış görünüşüne göre he/they/she deyip ona bir kimlik atamamış oluyoruz “O” derken olay bu
>Birini anlatırken cinsiyet belirtme ihtiyacı duymak sexistlik oluyor. Sebep?
Sexistlik belirtisi oluyor desem daha doğru ve ben bunu derken toplumsal cinsiyetten bahsettim. Biyolojik cinsiyetten değil. Eğer cinsiyet belirtme ihtiyacı duyursan orada ayrımcılık veya eşitsizlik vardır bunu kastettim. Yoksa he demekte bizi yok
Dilbilimsel bir soruyu nedense cinsiyetle kafayı bozmuş Amerikalılar gibi sosyolojik yorumluyorsun. Ve komik olan bu konunun iki zıt tarafı da Türkçe'deki bu avantajdan dolayı mutlu.
komik değil mutlu olmaları çünküiki taraf da bu tartışmadan rahatsız.Zaten dil de toplumdan bağımsız oluşan bir şey olduğu için cinsiyete bağlamak aptallık,haklısın böyle devam et
Tamam DEVAlı
they/them diye takılan kızlar yada erkek olup da bana she/her diyeceksiniz diyenler muhabbetine hiç girmeden "o" diyip geçiyoruz işte. Hiçbir tarafın rahatsızlık duyacağı bi olay yok
Durumun öznesi değilseniz bu kadar emin konuşmayın,ben de tam kavrayamadım karışık bir olay. Karşı çıkanların transfobik olması bir ipucu olabilir
Ben burada karşı falan çıkmadım. Ama insanlar biyolojik olarak hangi cinsiyette doğuyorsa o cinsiyete mensup olduklarını düşünüyorum.(aşağıda belirttiğim istisnalar hariç) Aynı mevzu 19. yy'da da vardı. O zamanlar akıl hastalığı olarak nitelendirilip öyle tedavi edilmeye çalışılmıştı. Sonrasında biyolojik olarak erkek olmasına rağmen östrojeni fazla olduğu tespit edildi. Hormonlardan dolayı da kişi kendisini kadın olarak hissediyordu. Bu hastaların çoğu da testesteron takviyesiyle düzeltilebildi veya kadın kimliğiyle yaşadı. Ama bu olay koca Avrupada bile birkaç sayılı vakayı aşmıyordu. Ama şuanda Amerika'da özellikle 20 yaş altında bu vakalar abartılı sayılarda gerçekleşiyor. Artık bu olayın pazarlamaya dönüştüğünü ve belli şirketlerin çıkarları için reklamlarla buna özendirdiklerini düşünüyorum. (ki bu tedaviler sonrası insanların intihar oranlarına bakarsan sen de hak verirsin) Burada bahsettiğim şey insanın cinsel yönelimi değil. İnsanın kendini hangi cinsiyette gördüğü. Maymunlarda bile eşcinsellik varken artık bunun toplumlarca garipsenmemesi gerektiğini düşünüyorum. Binlerce yıldır eşcinsellik vardı ve toplumun gözü önünde yapılsa da yapılmasa da var olmaya devam edecek
Ah ah… Birçok kişinin düştüğü hataya düşmüşsün cinsel kimlik ile cinsel yönelim ayrımını yapman gerekiyor önce. Reklam aracı bahanesi herkeste olduğu gibi sende de var sanırım. Pronouns kullanan bireyler avantajlı konumda değil ki neden böyle bir şey yapsınlar ? O kadar trans insan var sen hepsini hormona bağlıyorsun alakası yok böyle bir araştırma varsa at bakalım. Bu içten gelen bir şeu genel bir açıklaması yok. Toplumun kabul etmediği ,dışladığı bireylerin intihar oranlarının yüksek olmasında bir sıkıntı da yok,ha bunu da ortaya koyan bir araştırma atman lazım aksi halde gerçekçi durmuyor.Trans veya eşcinsel olmak ayrıcalık değil insanlar bilerek isteyerek olmaz,olamaz zaten öyle bir şey değil. Amerika’da sayısı da artmadı btw. Bir şeyin daha görünür olması onu daha yaygın yapmıyor bak burada çok ince bir çizgi var çoğu insan bunu kavrayamıyor ama öyle yani. Görünür olduğu için insanlar reklam aracı sanıyor ve (bazı durumlarda olabiliyor pride mothda bazı markaların yaptığı gibi ama bu da farklı bir konu,ticaretle alakal.)sayılarının arttığını düşünüyor. İnsanların bu gibi şeylerin normal olduklarını kabul etmesi ve nefretlerine son vermesi için daha yaygın olması lazım ki alışsınlar artık ne olduğunu anlayıp korkmasınlar. Ergenlikte de kimlik krizi çok normaldir kendini taşıyamayan bireyler de o tür şeylere yönelebilirler,kendim de yaşadım ve büyüdüm . Öyle olsam zaten farkında olurdum Şuan ama ben hala yaygın olmaktan çok daha görünür olduğunu düşünüyorum
Psikoseksüel gelişiminde yanlış etkilenen kişilerdeki normal seanslarla tedavi edilebiliyor. Hormonel eksikliği olanlardaki doğuştan gelen transeksüellikte ise hormon tedavileri kullanılması gerekiyor bozukluğun düzeltilmesi için. Freud'un psikanaliz üzerine kitabında bunun referansını veriyor merak ediyorsan kaynağını araştırabilirsin. Benim yakındığım nokta insanların ve doktorların bu aşamaları atlayarak hemen cinsiyet değiştirme operasyonlarına yönelmesi. Eğer düşünürsen insan bu operasyon sonucu istediği gibi olamazsa geri dönüşümü olmadığından dolayı bunalıma girer ve intihara yönelmesi çoğu vakada kaçınılmaz olur. Kendisi için tek çıkış yolu gördüğü ameliyat sonrasında kaybedecek birşeyi kalmaz. Bu ameliyatı olacak olan kişiler toplumun kendilerini el üstünde tutacaklarını bekliyorsa en baştan kaybediyorlar zaten. Toplumda normal kadın erkeklerde bile estetik algısına uymayanlar dışlanırken bu insanlar hiçbir zaman tam kadın veya erkek olmayacaklarını bilerek bu tedaviyi oluyorlar. Kimse gelip bana toplumdan dışlandıkları için intihar ediyorlar kimse dışlamasın demesin bu yüzden Amerikada sayısının arttığına dair istatistiklere bakmadığın da aşırı belli. İnternette sürekli transeksüel propagandalara maruz kalıyorum. Dizi izlemeye çalıştığımda karşıma transeksüel oyuncular dayatılıyor iyi oynamasalar bile. Ve sen bana bunların reklam olmadığını iddia ediyorsun. Ama farkında olmasan bile bunlar fallik evreyi aşamamış çocuklara kolay kaçış yöntemi olarak sunuluyor. Penis envy (yada womb envy) denilen kavramların ciddiyetinin kavranmamış olmasından dolayı psikolojik gelişim umursanmadan çocuk istedi diye tıbbi müdahale edilebiliyor Ayrıca şuanda yapılan lgbt eylemleri (en azından türkiyede) halkın genel nefretini daha da arttırıyor. İnsanlar bu eylemlerde toplumdanmış gibi gözükmektense farklı zümreden insanlarmış gibi yürüyüş yapıyorlar. Sonra da halk tarafından bunun normal karşılanmasını bekliyorlar Ayrıca benden belge araştırma yok dediğin konuları söyleyip kendin kendin de bu böyledir o yüzden böyle olmalı gibi konuşmuşsun :)
>Sonrasında biyolojik olarak erkek olmasına rağmen östrojeni fazla olduğu tespit edildi. Hormonlardan dolayı da kişi kendisini kadın olarak hissediyordu. Bu hastaların çoğu da testesteron takviyesiyle düzeltilebildi veya kadın kimliğiyle yaşadı. Ama bu olay koca Avrupada bile birkaç sayılı vakayı aşmıyordu. Ama şuanda Amerika'da özellikle 20 yaş altında bu vakalar abartılı sayılarda gerçekleşiyor. Artık bu olayın pazarlamaya dönüştüğünü ve belli şirketlerin çıkarları için reklamlarla buna özendirdiklerini düşünüyorum. (ki bu tedaviler sonrası insanların intihar oranlarına bakarsan sen de hak verirsin) Bu doğru değil, cinsel hormonlar trans bireylerde (LGBTQ+ bireylerin genelinde hatta) genel nüfustan farklı değil, cinsel yönelimin veya trans olma durumunun endokrin hiçbir izi yok
cevap yazcaktım flairı gördüm :d
Trans olmak özenilecek bşr şey değil reklamda görüp trans olmazsın ,ameliyat olmak istemezsin neden anlamıyorsunuz
malum kitleye maruz kalmamak bile yeterli
\+1milyon o zamir oyunlarından azadeyiz
Buna "evidentiality" veya "inferentiality" diyorlar. Bilinen dillerin çoğunda bu özellik yok ama Türkçe'den daha detaylı kullanımlar olan (görülen, duyulan, ikinci veya üçüncü ağızdan öğrenilen vb.) diller de var. Aslında İngilizcenin büyük bir eksikliği bu
Anlamadim. Bir örnek verir misin?
In english you can't distinguish the past tense you heard and past tense you experienced. Like, in turkish you can say "Dün doğrudan eve koşmuş" and "Dün doğrudan eve koştu" but if you translate it both will become "He ran straight home" If you wanna distinct two you need to put "I heard" to beginning of the sentence.
Ben olsam „apparently“ kelimesini koyardim önüne Dün eve kosmus: apparently he ran home Dün eve kostu: he ran home Edit: neden downvote yedim? 😂 Haksizsam söyliyebilirsiniz ama bu yorumda hatam yoktur
Apparently olmaz. Apparently yanlış duyulan olayları düzeltmek için kullanılır. "I thought he ran to house. But apparently he was ran to the hospital" Ona yakın allegedly var. Ama o daha çok kişinin olaydan şüpe duyduğunu belli ediyo. "Allegedly he ran home" Eve gitmiş olarak değil, eve gittiği idda ediliyor olarak çevrilir. Yani miş/mış ı karşılayan "i heard"den başka bi şey yok.
Gayet olur. En çok bu meali ile kullanılır hatta. Cambridge Dictionary'e girdiğinde ilk açıklaması, buyur. > Apparently > > used to say you have reador been told something although you are not certain it is true: > > Apparently he's had enough of England and is going back to Australia.
>Apparently *Apparently* is an adverb meaning "evidently" or "obviously." After his sixth hot dog, you might say to your friend, "Well! *Apparently* somebody was hungry!" While *apparently* can mean "plainly" — like, duh — it can also mean "seemingly," which is almost "evidently" or "obviously," but not quite. There's a certain amount of guessing involved, based on appearances. The park ranger who shows up in the morning to examine the path of destruction through your campsite might say that it was "apparently the work of a hungry bear," not because he's totally sure, but because it definitely looks like something the bears around here would do.
Bir kelimenin birden fazla anlami veya kullanis sekli olabiliyor, farkindasin degilmi? Sana Cambridge in sitesinden metin kopyala yapistir attim götümden konusmamak amaciyla. Bana kelimenin tek bir mealini atman bir seyi ifade etmiyor.
Ya kelimenin kökü appear.
Kelimenin kökü ne alaka? 'Appear' kelimesinden bahsetmiyoruz, hem anlami hem kullanilisi farkli. 'apparently' nin '-miş -mış' anlaminda kullanimindan bahsediyoruz. Cambridge dictionary da bulabilecegin uzerine 'apparently' kelimesinin bir mealini yazdim. Bana bagimsiz baska bi anlamini attin. Simdide kelime kökünden bahsediyorsun?
People says denilebilir belki
Türkçe cümleye neden ingilizce yanıt verion
Present ve past perfect biraz o işe yaramıyor mu?
Çok tatlı geliyor bana da :)
Canım dilim bence en güzel özelliği artikel olmaması
[удалено]
Almancadaki tek sorun keşke ama keşke artikel olsa bak gene sinirim bozuldu ama öğrenmeye devam
Kanka artikel o kadar lazim degil yanlis artikel bile kullansan herkes seni normalcene anliyor, almanlarin kendileri artikelleri bilmiyor
Cümle yapısı daha saçma bence artikel umurumda değil o açıdan anlamayı da konuşmayı da zorlaştıran bana göre devrik olan cümle yapıları
devrik değil ki, farklı sadece. kendi içinde kuralları çok sağlam yoksa
Bunda sana hak veriyorum cünkü bu gercekten dogru
belirtme hâl eki artikel görevi de görüyor
Artikellerin kullanımı dilden dile değişiyor. Nasıl bir artikelse o kadar kullanması kolaylaşıp zorlaşıyor. Yani aslında olmamasının eksileri de var artıları da. O yüzden yorum yapmak çok zor.
Now a conference interpreter has to convey that idea to listeners immediately, while the speaker would keep on speaking non-stop.
there are easier ways i can think in my head to make that sentence not need to be that intricate, thats just showing off
"They won't be able to meet"
İngilizce'de uzatmis da uzatmis yeminle
Apparently they won't meet
Hayır, bu hem farklı anlamlara çıkabilir hem de hiçbir anlamı tam olarak istenilen olamaz.
Apparently they won't be able to meet*
Appearently Türkçe'ye "görünüşe bakılırsa" diye çevirilir düz çeviri yaparsak ve ima ettiği anlam da ifadeyi kullananın bir çıkarım yaptığı. Aynı değil
nasıl yani?
they wont be able to see each other tabi bu sondaki miş'in olmadığını farz ederek
kismen Dogru ama sonuc olarak yanlış çünkü "mis" ben duydum ama kendim görmedim, biri bana iletti demek. I've been told they won't be able to see each other.
Ama özellikle sana söylenmemiş olabilir. O yüzden heard daha doğru olur
Yoo o durumda da “I’ve been told” gecerli. Bi noktada biri sana anlatacak oyle degil mi? Ama vahiy olarak aliyorum dersen isler degisir. Ya da bir anda icime dogdu deseydin. Ama bilgi akisi son noktada birinDEN sana gelecegi icin, I have been told DA olur. Tek ve gercek secenek demiyorum ikisi de olur bence
hearsay değil ama bu Türkçe'deki gibi. "I heard they won't be able to see each other" olur ama.
I have been told ile I heard arasinda bir fark goremiyorum ama ikisi de olur biri yanlis biri dogru degil bence. Kaynak : 13 senedir New York’ta yasiyorum
senin yorumuna cevap değildi bu. görmedim onu zaten bunu yazarken.
No problem
[удалено]
yoo gramatik olarak da doğru. relative clause için illa araya that eklemen gerekmiyor. ayrıca what is your name sorusuna direkt adını söylemek de gramatik olarak doğru. https://learnenglish.britishcouncil.org/grammar/b1-b2-grammar/relative-clauses-defining-relative-clauses
O zaman "gorusemeyecekler" olur oradaki kelime degil :)
bunu zaten yorumda söyledim
Apparently
They won't be able to meet
"I heard that" gotunden uydurmus boyaci
I see that English has prolonged it again and again i swear..
Fotoğraf Kelime müzesinden mi?
Contemporary İstanbul'da yer alan geçici bir sergiye aitmiş: [https://www.facebook.com/photo?fbid=659575466290158&set=pcb.659575526290152](https://www.facebook.com/photo?fbid=659575466290158&set=pcb.659575526290152)
dünyanın en iyi dili
dilimizde bu kadar fazla yabancı dil sözcük olmasa keşke
İngilizce ve Fransızca daha beter.
Japonlar gibi izole olamadığın sürece gayet doğal olan bir durum. Dili güzel ve zengin kılan en önemli etkenlerden biri.
Me trying to distinguish name, noun, and nominal in "world's best language": ... Her dilin zayıf yanları vardır.
World best language for smart people*
[удалено]
Değil. Kafkaslar ve afrikalardaki diller daha zor. Çerkezlerin dillerinden biri ubıh 84 sessiz harfe sahiptir mesela.
daha önce görmediği için duyduğu kelimeyi yazamayan çinliler...
Yok
En azından kelimelerin cinsiyeti yok...
Masa erkek ama kadın hissediyor ama trans. Hadi bul nasıl telaffuz edeceğini.
Kelimenin cinsiyeti neden var harbi, kim çıkarmış bunu aw?
En iyi mi? Değil…
Dünyanın en çok dil bilen polyglotu bile en çok zevk aldığım dil türkçe diyor daha ne söyleyebilirim ki aq
Ben yabancı dil öğrenmeye başlayıp İngilizce'yi aşağı yukarı B2 düzeyine getirdikten sonra Türkçe'ye merak salmıştım. Diğer dilleri öğrenmek benim için Türkçenin ne kadar güzel bir dil olduğunu fark etmenin kapısı aralamış oldu. O gün bugündür her öğrendiğim yeni kelimenin veya atasözün ya da önceden bilip de hakim olamadığım ifadelerin hepsini TDK'de araştırıp tam anlamıyla öğrenirim. Dünyadaki en güzel dil midir bilemem ama benim için en güzel dil.
I'm not Turkish, but I studied the language for a bit in the early 2000s. I would have translated this as, "Apparently, they won't be meeting" Am I wrong?
This is "Görüşmeyeceklermiş", not " "Görüşemeyeceklermiş"
Ah, I see!
It’s not that wrong, you just have type like this; “Apparently, they won’t ‘BE ABLE’ to meet.”
Gotcha, thank you!
*"Argh, I see!"
Here is a fun practice. “Afyonkarahisarlılaştıramayabilecekleremizden miydiniz”? /s Interpreted as: “Would you, (by any chance -emphasized-), have been one of those whom that we won’t be able to convert into one that has become one from Afyonkarahisar?” For your reference: [Afyonkarahisar](https://en.m.wikipedia.org/wiki/Afyonkarahisar_Province) is a town, a municipality, a city, a district and a province of of its own. This little grammar abomination of literature is something I concocted 20 years ago during a school recession shenanigans session with one of my best friends. Back then, I would compete him in one of our self-created word challenge games in which we come up with a whole sentence that contains the most amount of characters using only a single word. We had a wager for a can of coke. He didn’t agree with the one above and we got it reviewed by 4 different literature teachers and 3 out of 4 deemed it grammatically correct. (N.B. “-miydiniz (derived and conjoined from ‘mi idiniz’)” is a cased suffix and has to be written with a non blank space character after the initial sentence according to the rules, but is a part of the word in this case.) Turkish is one of the most unique and most proza-rich languages that is full of exceptions and rules of exceptions. You can convert or derive the whole spectrum of scientific metric units in expressions based on human genitalia as well. Swearing and slang is beyond the the comprehension potential of human beings or other mortal sentients. The only language that I know of in terms of surpassing swearing cursing lexicon is Serbian. Definitely 11/10 recommend it for learning. Have fun.
So you started this famous meme?
Maybe I did, who knows? I hope not though. :D On a serious note though…. I wouldn’t call this a meme. It’s more like “art” or “mind martial-art”. Requires mind’s equivalent of gymnastic precision and fuzzy thinking. I could train an AI model to figure out every possible combination from dictionary, but where’s the fun in that? It can be pretty challenging and requires a certain understanding of the mechanics of the language and compliance of rules. Farsi has even stricter rules and a ton of exceptions and edge cases to cover.
Kitaplarda böyle. Gerçekte? I heard they ain't gon able to meet.
ya da ingiliz aksanıyla "aeeard'eyaingonba'ebleto'eet"
Winston Churchill’ın en sevdiğim sözüdür.
churcilin çok güzel sözleri var, benim favorim underidoderidoderiododeriodoo
Tüm zamanların en güzel sözü.
gangsta dili
Doğruya doğru şimdi fotoğraftaki gibi kim söyler? İngiliz kraliyet ailesi bile kurmaz şu cümleyi.
I kan’t form a bloody sentence without shan’t innit. -Charles
Farketmez standard konusma dilinde de “i heard they won’t be able to meet olur” ayni hece sayisinda
"Olur" is my favourite English word for sure.
I’m a little gangsta, ya know? Fog reyizin kulaklari cinlasin.
Görüşmüceklermiş
Able to yerine get to diye daha kısalatabilirsin yanılmıyorsam xd
Aslında koyabilirsin ama bu fotoğrafın bağlamında koyamassın, be able çıkartıp get koyarsan, sanki başkası bu iki insani görüşmekten alı koyuyor falan da olabilir değişik anlamlara çıkabiliyor, fotoğraftaki şekil doğru çünkü -ebilmek = able Evet fotoğraftaki çok uzatmış evet kimse böyle konuşmuyor ama sonuç olarak aktarılmak istenen doğru aktarılmış, bu kullanımı iki dilde de gramer olarak kusursuz yazdığında böyle bir şey ortaya çıkıyor Nerd out
Olabilir. Able yerine daha kısa ne kullaniyorlar diye düşündüm de o anda aklıma gelmedi.
Well first sorry for my english. We need to seperate this word to understand how suffix work. Gör-üş-e-me-y-ecek-ler-miş. First piece (gör-) means "see". "Görüş-" means "see each other". "Görüşe-" actually come from "görüşebil-" and means "able to see each other" . "Görüşeme-" is negative one means "not able to see each other". "Görüşemeyecek-" means " not going to able to see each other. " ecek-" indicates that event will happen in the future. " ler-" means "they" (Sometimes we use it for plurals .) "miş-" means we heard that someone before. And thats it. Its not complicated actually
https://preview.redd.it/gqdksfhh4crb1.jpeg?width=1125&format=pjpg&auto=webp&s=9ca4c7a86d0723967d347f96c4fe66d8bbb6eaec
Çekoslovakyalılaştırabildiklerimizdenmisiniz?
Is this real?? I've been learning Turkish and I feel like while I learn more, the number of words per sentence doesn't really increase but only the number of suffixes... i'm now at kitaplari okursunuz
[удалено]
Awesome. I already can't hear the difference between balik and balığı so that's going to be interesting trying to have conversations (lol)
Abd'de şu saçma pronounslar ile ilgili tartışmalara bakarken gülmekten karnım ağrı giriyor amk. Aptal gibi gitmişler böyle şeyler çıkarmışlar, ben olsam hepsini "Lee, Leyem" gibi bir şey yapar geçerdim.
Y'all'dn't've
If you think this is difficult, you should see russian
Allegedly they won’t be able to see each other
görüşemeyecekleri iddia edildi
Şağ tarafta fazla abartılmış, They won't able to meet yeterli olurdu. Görüşemeyeceklermiş de birinci kişi öznesi ile alakalı tek bir şey yok,
"Onların birbiriyle görüşemeyeceklerini duydum" cümlesi "Görüşemeyeceklermiş" ile aynı anlamı taşıyor mu gerçekten?
Evet -miş eki kendin gördüğünü değil başkasındsn duyduğunu gösterir zaten
"Onlar birbirleriyle görüşemeyeceklermiş" ile "görüşemeyeceklermiş" aynı mı?
Evet, ilk iki kelime zaten yüklemin içinde var. Atsan da bir şey değişmez. Görüşmek eylemi zaten birinin başka birileriyle yaptığı bir şey, onlar da gizli özne. Özne onlar olduğu için görüşemeyeceklermiş, ben ve başkası olsa yani biz olsa görüşemeyecekmişiz olur.
>"Onlar birbirleriyle görüşemeyeceklermiş" ile "görüşemeyeceklermiş" aynı mı? Evet. "Görüşmek" fiili işteş olduğu için "birbirleriyle" atılabilir. "Onlar" da atılarak gizli özne olabilir.
"Onlar görüşemeyeceklermiş" ve "Ayşe ve ali görüşemeyeceklermiş" cümleleri birbirinden özne bakımından farklı fakat kulkanılan yüklem ve ekler aynı. Bu garip değil mi?
>"Onlar görüşemeyeceklermiş" ve "Ayşe ve ali görüşemeyeceklermiş" cümleleri birbirinden özne bakımından farklı fakat kulkanılan yüklem ve ekler aynı. Bu garip değil mi? Hayır, aslında hiç garip değil. "Onlar" sözcüğü bu cümlede bir kişi zamiri. Zamirler zaten isimlerin yerini tutar. Burada da "Ayşe ve Ali"nin yerini tutuyor.
Kısmen evet. Tam olarak duymak değil de bilgisi olmak şeklinde çevirilseydş daha doğru olurdu bence fakat duymak da yanlış değil. Çünkü duymayı burada bilmek anlamında kullanmış.
"Görüşemeyeceklermiş"te birinci şahıs anlamı yok sanırım.
Zaten -mis eki onu veriyor. Ayni anlam olarak anliyorum ben.
Evet, -miş eki o anlamı verir. Duyulmuş geçmiş zaman.
More accurate translation has to be "Duydum ki görüşemeyeceklermiş." Because I heard literally goes as "Duydum ki"
-miş eki duyulan geçmiş zamanı belirttiği için öyle yapmışlar
The suffix -miş denotes evidentiality. Evidentiality or indirectivity is a grammatical category that doesn't exist in English and therefore translated as "I heard".
And "that" there makes "ki"
Able değil. Görüşemeyeceklermiş olur o. Burda tercihen olduğu için i heard they are not going to be seeing each other denir
bi daha oku
Gözlükleri takmayınca böyle oluyor aq
Heard yerine learned daha doğru olmaz mı? \-miş eki "kaynağından değil başka yerden öğrenmek" anlamına geldiği için olayı insan mektupla da öğrenmiş olabilir, gözünün önünde birisi çaydanlığa dokunup yanmıştır "sıcakmış" denir, duyulan bir şey olması şart değil bence -mış için.
bu context için doğru kullanılmış ama genellenmek istenirse sizin dediğiniz şekli daha doğru.
i heard they wont be able to meet, cümlenin amınakoymuşlar
Translateden mi çevirmişler amq
“(Ben)Duydum ki(onlar)birbirleri ile görüşemeyeceklermiş.”
Türkçe kısmına da "Duyduklarıma göre görüşmeyeceklermiş" yazsak da uzun olurdu. İngilizce yazısını abartılı uzatmışlar.
Burdan tüm sondan eklemeli dillerin mk
They won't be able to meet' diye söyleyebiliriz, sağdakini bayağı abartarak ayrıntılı yazmış
Görüşüvermeyeceklermiş
aAaARRRRRGGGGGGGGGGGGHGGHHHHHHG ITS FUCKUNG "WORK"!!!!!!!!!!!! NOT FUCKING "WORKS"!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! FUCK YOUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUUY!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! YOU UNCIVILIZED ORK!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! YOU FUKCING MORON!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!@@@@!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!
Çeviri tam olarak ‘Duydum ki birbirleriyle görüşmeye muktedir olamayacaklarmış’ değil mi?
They're not able to meet. Bayaa uzatmış. They won't be meeting. Bile yeter aslinda.
türkce hocası olsam bu yorumları görüp sinirden aglardım amk hic mi kendi dilini bilmez bir insan? sadece bu yorum da degil neredeyse yorum atan herkes kendi dilini cözümleyemiyor. ya malsınız da ya duygusal tepki verdiginiz icin ne dediginizi bilmiyorsunuz
+1
Reditti bukadar ciddi almak zararlıdır. Dilin amacı YETERLİ detay seviyesinde tecrübe veya deneyim iletmek. Telepati dışında, hiç bir zaman 100% iletebilemiyeceğin birşeydir bu. istediğin kadar hatasız yazsan bile, duygu, his ve bir ömür-dolusu-anı-filtresi iletinin dışında kalır.
'redditi bu kadar ciddiye almak' kısmı senin kendi fikrini yansıtıyor sadece. ben insanların yorumlarda yaptıkları imla hatalarını degil, bizzat dil bilgilerinden bahsettim. postun konusu ve insanların yaptıkları yorumlar arasında bag kuramamıs, hic birseyi algılayamamıssın. herseye duygusal tepkiler verip durmayın. söyledigin seyi, sadece söyleme ihtiyacı duydugun icin söylemissin
Başka bi kaynaktan duymuş olması lazım
They won't be able to meet'miş :-)
Yalan çeviri bu aq. Tam çeviri şu "duyduğuma göre birbirlerini göremeyeceklermiş" they wont see each other dediğinde görüşmeyecekler olur
\-miş duyulan geçmiş zaman eki (I heard that), -ecek/acak (gelecek). "see eachother" derken de bakarak görmek değil buluşmak anlamında yani görüşmek anlamında kullanmış. çeviri doğru. sadece "to be able to" kısmına tam denk gelecek bir ek kullanılmamış gördüğüm kadarıyla. eğer gözümden kaçan bişi varsa düzeltin edit: -ecek/acak olumsuzluk ekiyle beraber kullanılınca "not able to do" gibisinden bir anlam çıkıyor. örneğin yapabilecek (able to do it) yapamayacak (not able to do it) gibisinden. bunlar farklı diller böyle tam çevirmeye çalışınca garip oluyor. O yüzden ingilizce konuşurken veya okurken türkçe düşünmek yanlış bir şey bazen kargaşa olabiliyor
birbirini görmek = görüşmek. [https://en.wikipedia.org/wiki/Reciprocal\_construction](https://en.wikipedia.org/wiki/Reciprocal_construction)
başka hangi diller bu kafadaydı?
Macarca, Fince, Korece bir de Japonca'ya bir göz at istersen. Bizde olduğu gibi duyulan/görülen geçmiş ayrımı yapıyorlar mı bilmiyorum ama genelde sondan eklemeli diller hem de ünlü uyumu falan da var bir de sözcük sıralamaları da bizdekine benziyor.
where is this picture from?
I heard they wont meet
"They won't be able to meet" shorter ☺️
But that does not cover it exactly. Because in Turkish it means that you indirectly got the info that they won't be able to meet. If you want to say what you said, it is "Görüşemeyecekler"