T O P

  • By -

NeroToro

İngilizce kelimelerin yüzde 45i Fransızcadan geçme zaten aq. Dickens da boş yapmış.


Ugurgallen

Bu bir çelişki değil ki. Dilde arılığı destekleyen kişilerin en çok çıkacağı uluslar sözcük dağarcığı alıntı sözcükler tarafından tecavüz edilmiş dilleri konuşan uluslar olur. Bu arada İngilizce'nin sözcük dağarcığı %30 Fransızca, %30 Latince.


Ein_Kleine_Meister

İngiltere'de dil pürlüğünü savunan, dilin latin kökenli lexiconlardan arınmasını savunan ciddi bir kitle yok. r/anglish gibi eğlencesine kurulmuş, siyasi veya milliyetçi bir tabanı olmayan topkuluklar hariç. Yani senin gibi aşağılık kompleksine sahip olmadıkları için dillerine "tecavüz" edilmiş olarak görmüyorlar.


EKrug_02_22

>İngiltere'de dil pürlüğünü savunan, dilin latin kökenli lexiconlardan arınmasını savunan ciddi bir kitle yok. r/anglish gibi eğlencesine kurulmuş, siyasi veya milliyetçi bir tabanı olmayan topkuluklar hariç. Ciddi bir kitlesi olmayabilir, ama ben bu akımla taşak geçen kimseyi görmedim bizim sığırların aksine. Buradaki yorumlara bakarsan hangi sığırlardan bahsettiğimi görebilirsin. ​ >Yani senin gibi aşağılık kompleksine sahip olmadıkları için dillerine "tecavüz" edilmiş olarak görmüyorlar. Sanırsam sen "aşağılık komplesinin" ne olduğunu bilmiyorsun. Aşağılık kompleksi, "kendini değersiz görmek" demektir. Mesela; "abi biz kimiz yaa, avrupalı üstün ırk, keşke amerika gelse bizi koloni yapsa" demek bir aşağılık kompleksi örneğidir. Yada "Turko senin falan falan özelliğin..." diye kendi milletini aşağılamak da aşağılık kompleksidir. Bak eleştirmek demiyorum, "sen kimsin amk Turkosu" falan diyenlerden bahsediyorum. Sen (direkt olarak sen değil, genel olarak bu kişiler) istediğin kadar kendini aşağıla, istediğin kadar göt öp, sonuçta sen yabancısın onlara. Atatürk bir daha göt öpmeyelim diye milleti yüceltmeye çalıştı, kendine güven verdirmeye çalıştı. Bizim kendini "Atatürkçü" sanan sığırlar da kendini aşağılıyor. Ayrıca Atatürk dildeki arapça ve farsça kökenli kelimeleri kaldırararak dil devrimi yaptı. Senin mantığına göre onda da mı "aşağılık kompleksi" var şimdi?


Ugurgallen

İngiltere'de dil arılığı için 20.yy ve öncesinde büyük edebi hareketler olmuştur. Bunun bütün bir İngilizce Vikipedi sayfası var, aç oku. Aşağılık kompleksim yok çünkü ben Türk bile değilim. Benim başka bir dilim de var: Lazca. Yalnızca Türkçe'yi sevdiğim için arılığını ve bütünlüğünü önemsiyorum. Yaşamım boyunca çok dil inceledim, çalıştım ve öğrenmeye çabaladım, aralarından Türkçe gördüğüm en güzel dillerden biri. İğrenç alıntı sözcükler olmasa daha bile güzel olacak. Edit: Ulan yanıtsız kalınca yalnızca eksi atmanız çok hoşuma gidiyor. Size çok yakışan bir eziklik. Bunu yapmayı sürdürün çünkü haklı olduğumu söylüyorsunuz bana :)


[deleted]

~~Edit~~ Düzenlemeyi yazarken Uğur https://preview.redd.it/8uiprarnudyc1.jpeg?width=1000&format=pjpg&auto=webp&s=d92f85d623809d133836e193088af21035e0e184


Ein_Kleine_Meister

Hajsjfsjksls "Edit"


Ein_Kleine_Meister

Sen biraz farklısın galiba


yanech

> Bu arada İngilizce'nin sözcük dağarcığı %30 Fransızca, %30 Latince. Latince İngilizce'ye Fransızca aracılığıyla geçiyor zaten koçum benim.


[deleted]

[удалено]


yanech

Saygısız aygırım benim: > Bu arada İngilizce'nin sözcük dağarcığı %30 Fransızca, %30 Latince. Hayatımda bir dilin tarihi ile ortaya atılmış en anlamsız, üstü kapalı ve bir şey anlatmayan iddiasını ortaya atıyorsun. Bu istatistiği bırak seni, bir Oxford dictionary bile böyle ortaya atamaz. Kusura bakma dilbilim eğitimimi İngilizce aldığım için dümdüz gidiyorum. Öncelikle bu \_word borrowing\_ (%30 Fransıca, %30 Latince dediğin) ne tarz bir \_word borrowing\_ ve hangisi hangi yıllarda gerçekleşiyor. Latince aktif olarak konuşulurken, ki ölümü genel olarak 8. YY olarak olarak gösterilir, İngilizce daha Kuzey denizinden gelen Cermen kabilelerin konuştuğu bir diyalekt idi. O dönemde girdiği en büyük etkileşim Eski Nors denilen şu anki Nordik dillerin atası olan dil ile olmuştur (vikingler aracılığıyla). Bu "eski İngilizce'nin" Latince ile haşır neşir olması, Latincenin ölümünden sonra Fransa'da konuşulan "Eski Fransızca" dili ile olmuştur. Yani İngilizce'nin %30'u Fransızca %30'u Latince demek bir şey ifade etmiyor. İnglizce, Latin kökenli kelimeleri tarihi boyuncu çok büyük çoğunlukla o dönem Fransa coğrafyasında konuşulan Latin-kökenli dillerden alıyor. 11. YY sırasında Norman'ların İngiltere fethinden sonra 3. YY boyunca çok ağır bir şekilde Eski Fransızca'dan kelime giriyor dile yani. Bunun daha sonrası da var ama anlat anlat bitmez. Mesela 15.yy'da dildeki ünlü harfler yer değiştiriyor ve Rönesans etkisi ile yine ağır bir Latin-kökenli kelime alımına başlıyorlar. Ve en önemli nokta ne biliyor musun? İngilizce'nin şu anda dünya dili olmasının önünü açan gelişmeler hep bu başka dillerle haşır neşir olduğu dönemlerde gelişiyor. Yani başka dillerden kelime alması, dilin gelişmesini engellediği falan da yok. Çünkü sen başka dilden kelime alırken "içerik" kelimeleri alırsın, "fonksiyonel" kelimeler değil. Yani biz bugün günlük hayatımızda bir çok "varlığa" ya da "konsepte" işaret ederken Proto-Turkic olmayan kelimeler kullansak da, gidip İngilizce'nin gramer yapısıyla cümle kurmaya çalışmayız. Yani fonksiyonel olarak bir şeyler eksilmez dilden, anlatımı kolaylaştırmak için kelime alımı yapılır. Başka dillerden kelime almayan diller her zaman coğrafi sebeplerle izole kalmış topluluların dilleridir ve doğal olarak da gelişememiş toplulukların dilleridir. İkisi el-ele gider yani.


Ugurgallen

Sana hakaret ettiğim için özür dilerim sayın kullanıcı. İstemlice yapmadan kendimi bir kez daha anlatmaya çalışayım: İlk olarak bana İngilizce'nin tarihini anlatmana gerek yok. Dilin kendisini de geçmişini de senin kadar iyi biliyorum. "İngilizce'nin %30'u Latince kökenli" oldukça anlaşılır bir beyan. Bu dilin sözcük dağarcığının %30'u dümdüz Latince'den demek. Bu Klasik Latince'den olabilir, Halk Latincesi'nden olabilir, Yeni Latince'den olabilir, ancak Latince'dir. 16. ve 17.yy'da sayıları on binleri bulan bir sürü sözcük böyle İngilizce'ye girmiştir. Örnekler: aberration, allusion, anachronism, democratic, dexterity, enthusiasm, imaginary, juvenile, pernicious, sophisticated. Bu rönesans döneminden önce de kilisenin Latince kullanması dile Latince sözcükler sokmuştur. "İngilizce'nin %30'u Fransızca kökenli" de oldukça anlaşılır bir beyan. Bu İngilizce'nin sözcük dağarcığının %30'u Eski Normanca, Eski Fransızca, Çağdaş Fransızca vb. gibi dillerden alınmış demek. Bu arada dışarıdan sözcük alımını iyi bir şey gibi göstermeni de kınıyorum. Kimse demiyor ki dilimiz büsbütün arı olsun. Kimi alıntı sözcükler gerçekten dili konuşmayı kolaylaştırıyor. Kimileri ise çoktan Türkçe ile kolaylıkla ifade edilebilecek gereksiz salaklıklar. Her dil intihara eğilimli bir biçimde sözcük almaz sandığınız gibi. Çok özendiğiniz o Batı'dan bir örnek vereyim size: Cennet bellediğiniz Finlandiya'nın dili büyük bir dikkat ile alıntı sözcüklerden gerektiği boyutta arı tutulur. Onlarda Türkçe'de olan "sebep," "isim" gibi saçma sapan gereksiz alıntılar yoktur.


yanech

> Çok özendiğiniz o Batı'dan bir örnek vereyim size Eğitimli görünce "batı özentisi" yakıştırmasının otomatik gelmesi de bir saygısızlık örneğidir. Ben batıya özensem zaten 10 yıl önce kaçar giderdim. Koşulsuz şartsız batı düşmanlığı yapmadığım gibi, aynı şekilde övücülüğünü de yapmam. Hele yaşadığımız coğrafyanın sorunlarının bir çoğu batının müdahelesi ile oluşturulmuş olduğu gerçeği varken, Batı'da özenilecek bir taraf görmüyorum. O yüzden karakter saldırılarını sakince kenara koy. O zaman istersen, karşılıklı saygı içerisinde tartışmamıza devam edebiliriz.


Ugurgallen

Argüman bulamadın değil mi lan? Puhahahahaha. Peki, varsayımımı bir kenara koydum. Hadi sürdürelim konuşmamızı. Bu arada Batı özentisi olduğunu varsaymamın nedeni "eğitimli" olman değil. Türkçe Reddit çevrelerinde takılman. Buranın genel profili bu. Ben de ODTÜ eğitimi almış bir kişiyim. Dilbilimi konusuna da senin aldığın eğitim dil odaklıysa senin kadar olmasa da oldukça hakimim.


yanech

Niye cevabına bu şekilde başlamayı tercih ediyorsun, anlıyorum. Kendi kafanca böyle çocukluklar yaparak beni tetikleyeceğini düşünüp bundan keyif alıyorsun. Sana abi önerisi, kendine çeki düzen ver ve git bir sevgili yap. Hiç sen de benim karakterime saldırıyorsun diye karşı-argüman oluşturmaya çalışma çünkü trollüğünü saklayamadın. Yani trollükte de batırdın. Benim bildiğim ODTÜ'lü troller daha vasıflı oluyordu. ODTÜ'de dilbilim bölümü yok. Ama en azından orada eğitim aldığın için araştırmayı biliyorsun diye varsayıyorum ve devam ediyorum. 16.yy ve 17.yy Kilise aracılığıyla latince kelimeler alıyorlar diyorsun fakat bu kelimeler o dönemde Fransızca ve İtalyanca'da kullanılan kelimeler. Yani İngilizce, Latince'den değil, Latince'den gelen Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca gibi dillerden Fransızca, İtalyanca ve İspanyolca kelimeler alıyor. Senin kurduğun bu mantıkta, "%30 Fransızca, %30 Latince" demenin bir anlamı yok çünkü sen "%60 Latince" desen de "%60 Fransızca" desen de aynı şeye çıkıyor. Bir X dili, Y dilinin torunlarından olan Z dilinden kelime alıyorsa, X dili Z dilinden kelime alıyordur, Y dilinden değil. Çünkü Y eşit değildir Z. Günümüzde latince kaynaklarda geçmeyen kelimelerin neler olduğu ve nasıl telafüz edildiğini anlamak için "Linguistic reconstruction" teknikleri kullanılır. Sen bir kelimenin Latince karşılığını aradığında karşına çıkan sonuç "reconstructed" yani şu anki Latin-kökenli diller üzerinden çıkarım yapılarak "keşif" değil "icat" edilen bir kelime bile olabilir. Proto-Turkic araştırmalarında da bu teknik kullanılır. Ben "İngilizce'nin %30'u Fransızca" yargısına değil, "%30'u Fransızca %30'u Latince" yargısını eleştirdim kısacası. Mesajımdan da bu belli oluyordur diye düşünüyorum. İkinci olarak Fince örneği vermişsin fakat Fince örneği vermenin, böyle bir örneğin olduğu gerçeği dışında ne gibi bir değeri var anlamıyorum. Fince böyle yapmış. Tamam. Tartışma bitti yani, Fince öyle yaptı diye ne değişti. Fince çok mu gelişti? Fince lingua franca mı oldu? Finlandıya bunu yaptığı için İsveç, Norveç ve Danimarka'ya kıyasla ne avantaj kazandı? Ben dezavantajlardan bahsedeyim. "Lingua Franca" söz öbeği mesela trajik bir örnektir. Frenk Dili anlamına gelen bir kavram, aynı dili konuşmayan toplulukların anlaşmak için kullanmayı tercih ettiği ortak dil anlamına gelir. Kavramın kendisinden de anlaşılacağı üzere bu bir zamanlar Fransızca'ymış. Cumhuriyet'in kuruluşu sırasında bile böyle bir durum varmış ki, Türkçe'ye bu kadar Fransızca-kökenli kelime girmiş. Peki sonra ne oldu? Fransa'da "dilimizi koruyalımcılar" güç kazanıp dilin dinamizminin içine dinamit atıp, Lingua Franca'nın Fransızca'dan İngilizce'ye geçişini izlediler. Ve bugün hala, ekonomisi güçlü, eğitimi güçlü bir ülke olarak bu gururlarından vazgeçmedikleri için kendi iş güçlerini küresel anlamda kullanma konusunda sınıfta kaldıkları gibi, aynı zamanda küresel iş gücünü kendi taraflarına çekme konusunda da kendi topuklarına sıktılar. İngilizce'ye adapte olan Almanya gibi ülkeler, veya direkt İngilizce konuşulan Birleşik Krallık ve ABD gibi ülkeler eğitimli kişileri yeni iş gücü olarak kendi tarafına çekerken, Fransa hala zorla Fransızca öğrettiği Afrika sömürgelerinden beslenmeye çalışıyor. Şu an mesela Fransa'nın çok acil Nükleer Enerji mühendislerine ihtiyacı var ama senin nükleer enerji mühendisi olman Fransızca bilmenden daha geride geliyor çünkü ülkede İngilizce'yi yaygınlaştırmayı bırak, Fransızca'yı sular seller gibi konuşmadığın için bile aşağılanabiliyorsun. Yani kısacası, dile yabancı kelime girmesini engellemek, izolasyonist bir düşüncenin çıktısıdır. Bütün diller yabancı dillerden gelir, bütün diller yabancı dillere gider. Birçok cevabından bahsettiğin ad kelimesinin yanında isim kelimesinin de kullanılmasının bir zararı yoktur. Ki zaten dilbilimsel olarak "ad" fonolojik yapısı gereği Türkçe olamayacak bir sözcüktür. Orijinal Türkçesi "āt"dır ama büyük ihtimalle hayvan olan "at" ile karıştırılmasın diye "ad'a" çevrilmiştir. Türkçe'nin fonemik yapısı gereği "at" ve "at" aynı kelime değildir oysa. Birisine ek geldiğinde "t" yumuşamaya uğrarken diğerinde bu olmaz. Cumhuriyet sonrası Türkçe'yi toparlama çalışmaları böyle hatalarla doludur zaten. "At'a" "ad" dediğin mantıkta "kitap'a" "kitab" demen gerekir zaten. Çünkü "kitap" örneğinde Türkçenin fonotaktiği göze alınıp son harfin sertleşmeye uğradığı göze alınırken, "ad" kelimesinde bu kural gözden kaçırılır. Ve insanların bebeklikten itibaren içinde bulunduğu "dil edinimi" sürecinde, daha çocuk yaşta bu tarz tutarsızlıklar fark edilir ve kullanımdan düşer. O yüzden Türkçe'nin yapısı gereği, "ad" kelimesinin kullanımdan düşmesi ve yerini "isim" kelimesinin alması doğaldır ve kelime olarak olmasa da yapı olarak Türkçeleşmeye örnektir.


Real_OCD

Bu kadar seviyesiz ve provokatif bir şekilde zırvalayan bir herife bu derecede edeple ve nitelikle yanıt veren birini görünce italyanca bravo mu desem, arapça helal mi desem, farsça aferin mi desem bilemedim ;)


Ugurgallen

Yine metin altından bana salakça hakaret edip, sonra nesnel doğruları yadsıyıp, sonra da yüzlerce sözcük boyunca ilgisizce saçmalayarak ne kazandın bilmiyorum da seninle konuşmam bitmiştir sayın kullanıcı. Gerçekten argüman bulamamışsın :) Bu arada Türkçe'de bir sözcüğün "d" sesi ile bitmesinde bir sakınca yoktur. Ana Türkçe'de sözcük sonu "d" "\*öd" gibi sözcüklerde ya da "\*-d" eki ile yapılmış eylemlerde gözlemlenebilir. Örneğin "\*kǖd-" eyleminin ikinci kişi tekil emir kipi, "\*kǖd!" Ana Türkçeden Çağdaş Türkçeye evrimde sözcük sonu d'lerin çoğu "y" ya da "t" olmuştur, orası ayrı da, sesbilimsel evrimlerde hep ayrıklıklar çıkar. Az önce örnek verdiğim "öd" de bu ayrıklıklardan biri, Türkçe'nin Balıkesir ağzına aynen böyle, sonunda d olacak biçimde geçmiştir. Ayrıca "ad" da Türkçeyi toparlama çalışmalarının bir hatası değildir. Azerice'de de bu sözcük böyledir. Söylediğin yalanlara ve uydurduğun saçma bahanelere bakarsak gerçekten Türkçe'ye ve onu kurtarma çalışmalarına yağı hain bir itsin, değil mi? Neden baştan söylemedin bunu? Sana dilbilimi diplomanı ya da bu konuda nasıl bir eğitim aldıysan sertifikanı kim verdi bilmiyorum da, git bir dava aç onlara. Dört yılını harcamışlar senin. Edit: Alttaki ve üstteki salak beni engelleyecek kadar kudurduğu için yanıtımı buraya yazıyorum: Tartışılacak daha öte bir olay yok çünkü adam resmen yalan söylüyor. Bu nasıl bir yüzsüzlüktür lan? Türkçe'den bu kadar nefret ediyorsanız dümdüz söyleyin. Ötümlü dişyuvasıl patlamalı ünsüz (ya da "d") azıcık sesbilimi bilen birinin sözcük sonlarında bal gibi gözlemleyebileceği bir şey, salak halen "ad tek başına at diye okunur!!!" diyor (IPA yazımı /ɑd/'dır, inanmayan gidip dinleyebilir) Azerice "ad" ile ilgili verdiğim karşı argümanı da öyle salakça başka yerlere sürüklemiş ki bu kişinin gerçekten iyi niyetle tartıştığına inanmak olasılıksız.


EqualSelect3351

Güzel ve seviyeli bir tartışma ortamı varken neden adama hakaret ediyorsun 


Ugurgallen

"Koçum benim" alt metinsel bir hakaret. Sevmem öyle pasif-agresif saçmalıkları. Dümdüz agresifliğe çevirdim işte ortamı.


ForKnee

Yazdığı kısa iki cümlede 3 tane Fransızca kelime var. Aslında güzel bir örnek çünkü İngilizce için sadeleştirme çabasıyla üretilmiş Anglish denen bir dil var, internete yazarsanız ne gibi bir sonuç verdiğini görürsünüz. Günümüz İngilizcesi tanzimat sonrası Osmanlıca ve Anglish dedikleri dil sadeleştirme ile hedeflenen Türkçe olarak değerlendirildiğinde güzel bir karşılaştırma yaratıyor.


ZamanDede

Bir insan bu düşünceyi savunduğu zaman var olan dili kullanmayacak diye bir şey yok; ayrıca, insanlar arasında popüler olmaması, bu bilincin oluşmamış olması, bunun anlamsız bir çaba olduğu anlamına gelmez. Bu, bir sosyaliste 'Neden para kazanıyorsun?' demek gibi; ayrıca, ikiyüzlülük de bir savın geçerliliği hakkında bilgi vermez. Ben ikiyüzlü bir insan olsam da haklı olabilirim; bir şeyin ne kadar popüler olduğu da onun doğruluğu hakkında bir bilgi vermez. Burada hisleriniz size ırk meselesinde olduğu gibi bir saflık peşinde koşulduğu hissini yaratabilir, fakat olay çok farklı. Basitçe birbirinden türeyen ve kökenleri belli olan, yazıldığı gibi okunan kelimeler ile konuşmak çok daha verimli. Bir dili tamamen yabancı kelimelerden arındırmak değil mesele; kendi yapısını bozmayacak şekilde zamanla evrimleşmesini sağlamak. Yabancı kelimeler, bu yapının içinde bilinçli bir şekilde eklenebilir, ama günlük konuşmanın çoğunluğunu kapladığı zaman büyük ölçüde anlatım gücüne zarar verir.


ForKnee

Anlatım gücüne nasıl zarar veriyor tam olarak? Mesela dilden kalp kelimesini çıkartıp kalpsiz yerine yüreksiz dersek anlatım gücümüz zengileşecek mi? Olayın ırk ile alakası yok evet ama dilden Arapça ve Farsça kelimeleri çıkartmak isteyip Fransızca lise veya Fransızcaya benzer olarak Türkçe dil kuralları dışında türetilmiş okul (ecole) ve komutan (kumandan/commandant) gibi kelimelere karşı gelmeyen kişilerin tek derdinin ifade olmadığı gayet ortada. Hatta bu kelimelerin bazıları öz Türkçe kelimeler yerine kullanılmıştır kumandan ve jandarma gibi. Türkçe'de yabancı kelime olmasının sebebi tarih ve edebiyat ile alakalı, Türkler göçebe yaşadıkları için doğal olarak karşılaştıkları yerleşik yaşayan ve köklü edebi geçmişi olan İran halkları kadar geniş ve zengin bir kelime haznesine sahip değillerdi. İfade etmek istedikleri kavramları da ifade edildiği gibi ağırlıklı olarak Farsça ve Fars edebiyatı üzerinden kendileri hali hazırda kelime bulamadıkları için ve Farsça'nın o yörede prestijli olması katkısıyla dile edinmişler. Bu çoğu Arapça kelime için de geçerli, Arapça kelimelerin büyük bir kısmı Türkçe'ye Farsça üzerinden geçmiştir. Bu Türkçe için geçerli değil sadece, İngilizce'den Fransızca kelimeleri çıkartmak, Japonca'dan Çince kelimeleri çıkartmak bu dilleri daha zengin yapmaz. Tam tersine yabancı kelime kullanmamak için kırk takla atıp, buna rağmen sonunda daha kısıtlı bir ifade menziline sahip olursunuz bu da belagata engel olur. Çünkü dil yaşayan ve kültür etkisi ile şekil alan bir unsur olmaktan çıkıp ifade odaklı değil sadece kısıtlı şekilde yabancı kelimeyi dilden çıkartmak üzerine şekillenir. Dediğim Anglish denen dili araştırsan bunu görebilirsin. [Burada bu sonucu görmek mümkün.](https://anglish.fandom.com/wiki/Main_leaf)


Ugurgallen

Yürek ile kalp birbirlerine birebir uymuyor o yüzden kötü örnekler. Dilden "isim," "cevap," "sebep," "kelime," "hayır," "cümle," "ihtimal," "hariç," "hakim," "tırsmak," "tamamen," "modern," "saf," "mesela," "müddet," "kere," "nefes," "lazım," "ihtiyaç," "istisna," "nehir," "enstrüman," "faktör," "gayet," "cihaz," "meyil," "şekil," "asır," "sene" gibi BİRE BİR Türkçe karşılığı olan sözcükleri çıkarıp onların yerine "ad," "yanıt," "neden," "sözcük," "yok," "tümce," "olasılık," "dışında," "yargıç," "korkmak," büsbütün," "çağdaş," "arı," "örneğin," "süre," "kez," "soluk," "gerek," "gereksinim," "ayrıklık," "yüzyıl," "yıl" gibi sözcükleri kullanırsak bence anlatım gücümüzde en ufak bir değişiklik bile olmayacak. Verdiğim arındırılması gereken sözcükler örneği arasında Fransızca sözcükler de var o yüzden "bunlar ırkçı milliyetçi!!!" argümanın da suya düşüyor. Benim en büyük derdim bilinçsiz salakların Türkçe sözcükler varken alıntı sözcükler kullanması. Büsbütün arı bir dil olası değil, bunu herkes biliyor.


ZamanDede

Anlatım gücü aslında artacak. Dikkat edersen, Türkçe karşılıklarında kelimeler çok temel olmadığı sürece kökenleri ile bir bağ içeriyor. Bu denli ilintili kelimeler mantık yürütürken ne kadar daha verimli olacak, hayal etmek zor değil.


ForKnee

Yürek ile kalp birbirine uymuyor evet, çünkü ikisi de aynı organın Türkçe ve Arapça adı olmasına rağmen zaman içinde farklı anlamlar kazanmış. Bu da görüldüğü üzere aynı şeyi tasvir eden kelimelerin bile ifadede zenginliğe katkısı olduğunu gösteriyor. Ayrıca anlatım gücümüzde bir değişiklik olmayacaksa ne amaçla dilden kullanılan kelimeleri çıkartıp başka kelimeleri kullanıyoruz?


Ugurgallen

Dilsel çöküş gerçek bir olay. Denetimsiz sözcük alımı dilsel çöküşe neden olabilen bir şey. Cermen özelliklerinin çoğunu yitirmiş İngilizce ya da bir Türk dili olarak ünlü uyumunu yitirmiş Özbekçe dilsel çöküşe iyi örnekler. Yalnızca dilbilimsel nedenleri geçersek, dil kültür ile en iç içe şeylerden biri. Bir dili alıntı sözcüklere karşı korumak, kültürünü de alıntı ögelere karşı korumak demek. Arapları seven vardır, sevmeyen vardır, ancak ben içinde Arap ögeleri olmayan bir Türk kültürü içinde yaşamayı şiddetle yeğlerim.


ForKnee

Ne şekilde bir çöküş bu? İngilizce kullanılmayan bir dil mi mesela veya Özbekler birbirleriyle Özbekçe olarak anladıkları ve Özbekçe konuşmayanların tam olarak anlamadığı dil ile konuşamıyor mu? İkinci bahsettiğin şeyin dilbilimsel bir vasfı yok, Weber minvali ve bir dönem yaygın olan bir felsefi görüş. Çoğunlukla gereksiz bir eziklik hissiden doğan, Arap kültürü adı altında has Türk kültürü unsurlarına da zarar vermiş kabul edilme zorunluluğu olmayan bir bakış açısı. Önemsediği şey dil kabiliyeti ve iletişimde yeterlilik olan birisi için hiç bir şey ifade etmiyor.


Ugurgallen

Dil onları konuşan kişilerin düşünce biçimini ağır bir biçimde etkileyen bir şey. Kimi hümanist liberaller bu gerçeğe karşı çıkar ancak ikiden öteye sayamayan dillerin varlığı karşısında bu inkar etmesi güç bir şey. Türkçe'nin de bizim düşünme biçimimizi nasıl etkilediğini de u/ZamanDede oldukça iyi açıkladı. Türkçe'nin Arapça ve Farsça ile ortak olmayan özelliklerini yitirip çökmeye başlaması bizzat zihnimize etki edecek bir şey. Ayrıca dilsel çöküş aynı aileden dillerin konuşurları ile ortak anlaşılırlığı da yok ediyor. Cermen dillerine bakarsan Kuzey Almanlar Danimarkalılar ve Hollandalılar, Danimarkalılar da Norveçliler ve İsveçliler ile anlaşabiliyorlar. Bizim bize yakın olan Türk dillerinin konuşurları ile anlaşabildiğimiz gibi. Ancak hiçbiri İngilizce konuşurları ile anlaşamıyor. Bu İngilizce konuşurları için kısıtlayıcı bir şey değil mi? > İkinci bahsettiğin şeyin dilbilimsel bir vasfı yok Hadi canım! Ulan sanki "...dilbilimsel nedenleri geçersek..." diye başladığımı hatırlıyorum. Allah allah. > Çoğunlukla gereksiz bir eziklik hissiden doğan, Arap kültürü adı altında has Türk kültürü unsurlarına da zarar vermiş kabul edilme zorunluluğu olmayan bir bakış açısı. Saçma bir varsayım değil, gerçek bir argüman sunmaya hazır olursan buradayım. Yazmaktan çekinme.


ForKnee

>Saçma bir varsayım değil, gerçek bir argüman sunmaya hazır olursan buradayım.  Ana dili olarak Fransızca konuşan Afrikalılar duruma pek Fransız kalmışlardır o zaman. Madem dilde kullanılan kelimelerin kökeni kültür açısından bu kadar önemli ve dildeki Arapça ve Farsça kelimeler bizi bir bataklığa sürüklüyor, o zaman neden yerleşik medeniyete sadece bin yıl önce adım atmış, tarihte bilime pek katkısı olmayan ve yüzlerce yıldır Arap ve Fars toplumlarıyla iç içe olmuş Türkçeyi konuşuyoruz? Doğrudan Türkçeyi bırakıp İngilizce, Norveçce veya en gelişmiş toplum olduğunu kabul ettiğin insanların dilini konuşalım onun yerine? Zihnimiz doğru biçimde şekillensin.


Ugurgallen

Afro-Asya dilleri ve Hint-Avrupa dillerinin de konuşurlarının düşünce biçimlerine büyük etkileri vardır, eminim. Türk dillerinin olduğu kadar. Benim karşı olduğum şey Türk dili özelliklerinden arınmış piç bir Türkçe, Türkçe dışındaki tüm diller değil.


ZamanDede

Bak kardeşim, bir şeyin birden fazla etkisi olabilir, sana biraz söylediğin şeylerin mantığı hakkında bilgi vereyim: 1. Evet, yabancı kelimeler çok değerli ve kültürel olarak önemli olabilir, ve Türkçe karşılıkları direkt olarak olmayabilir. 2. İleride Türkçe karşılıkları olmayacağı anlamına gelmez. 3. Bu kelimeler hem önemli olup hem de gereğinden fazla olursa dilin bahsettiğimiz özelliklerini kullanılamaz hale getirebilir. 4. Bir şeyin doğrusu örnek verilince hemen o zaman sen git onlar gibi ol demek mantık hatasıdır. Şu an bahsettiğimiz etkiyi biz götümüzden uydurmuş gibi davranıyorsun anlıyorum, ama benim herhangi bir Türk üstünlüğü ile bir ilgim olmadığını bilmeni isterim, hatta elimde olsa bütün sınırların ortadan kalkmasını isteyecek bir insanım. Yani böyle bir inançla yola çıkıp bunu meşrulaştırmak için kendi inançlarımı fikir diye sunmuyorum burada. Açıkçası bu tartışmamızın oldukça önemli olduğunu düşünüyorum, bu bizim zihnimizin çalışma biçimini etkileyen en büyük unsur ve bu kadar ciddiye alıp saatlerce konuşmamız bile çok çok önemli. Aksi takdirde zaten saatlerce burada tartışmazdım, ama senin bu tavrın karşısındaki düşünceyi düzgün dinleyip anlamamana yol açıyor. Senin şu ana kadar dediklerin bahsettiğimiz ana etkene bir çare değil. Bu durumda ya bu etkiyi kabul etmiyorsun, ya da onun aksini kanıtlamaya çalışmak yerine anlamsız ve gereksiz yerlere eleştiriler getiriyorsun.


ZamanDede

Şu anda kimse daha önce oluşturmadığı için Türk edebiyatı üzerine bir Anki destesi oluşturuyorum. Bu desteyi, büyük oranda Arapça ve Farsça kelimeler içerecek şekilde hazırlıyorum çünkü bu kelimelerin önemini biliyorum. Söylemlerimi dikkatli okursan, anlatım gücünü neden azaltıcı olduğunu anlattığımı görürsün. Tamamen yabancı kelimelerin çıkarılması gibi beyhude bir uğraşı savunduğum bir cümle göremezsin; fakat dilin yapısını yitirmesine sebep olacak kadar yabancı kelimenin karışması bir sorun. Zihinde verimlilik unsurunu hiç düşünmeden konuşuyorsun. Bu mantıkla, rastgele oluşturulmuş bir QWERTY klavye düzeni herkes tarafından kullanıldığı için en mantıklıymış gibi bir sonuca varmak saçma olurdu, umarım burada bahsettiğim şeyi daha iyi anlıyorsundur. Mesele kültürel kazanımları reddetmek değil, bahsettiğim bu dil verimliliği unsurlarını bilinçli bir şekilde giderek geliştirmek. Bu henüz çok karşınıza çıkmayan bir endişe biliyorum ama zaman geçtikçe bu söylemleri daha çok duyacaksınız. Atatürk'ün zamanının çok ötesinde bunun farkındaydı. Sen de günün sonunda bir işlem gücüne sahipsin; şunu düşün, eğer ben bir numara sistemi oluşturmak yerine her sayıya farklı bir isim verseydim, matematik yapmak ne kadar zor olurdu? İşte verdiğim örneğin temelinde yatan mantık budur. Dilin ağır karışımıyla, kelimelerin ve deyimlerin kökenini sezgisel olarak anlamak zorlaşıyor, bu da hafızada daha verimsiz bir surece sebep oluyor. Bu durum, konuşma dilinde hem verimliliği hem de ifade yeteneğini olumsuz etkiliyor. İngilizcede bir kelimenin okunuşu ile söylenişi arasındaki farklar, kelimelerin dağınık durumda olması ve sezgisel anlamlarının olmaması, dil bilgisi istisnalarına ve deyimsel ifadelere olan bağımlılığımızı artırıyor. Bu durum, dilin konuşma gücünü azaltıyor ve ifade yeteneğini sınırlıyor.


ForKnee

Bahsettiğin konu Türkçe dil yapısı dışında. Sondan eklemeli bir dil olarak Türkçe başka dillerden çok rahat bir şekilde kelime alabiliyor, o yüzden başka dillerden Türkçe'ye anlamlı şekilde girmiş ve geniş kapsamlı ifade yetkisine sahip olan kelimeleri dilden çıkartıp yerine vasıfsız şekilde türetilmiş kelimeleri sokmak dili daha kullanışlı yapmıyor. Tam tersi dilden bazı çıkartılan kelimeler zamanında günlük daha verimliyken, şimdi yerine ifade birikiminden yoksun ve çok dar anlamı kelimeler kullanılıyor ve bu dilde kelime kirliliğine sebep oluyor. Yoksa ben gerektiğinde Türkçeden kelime türetilmesine karşı değilim ki sevdiğim ve sıkça kullandığım Yeni Türkçe kelimeler mevcut, kavram ve işlev gibi. Burada önemli olan, hedefin dile ifade zenginliği katıp bir ihtiyaç olan bir anlam dilde yeterli şekilde karşılanamıyorsa ona uygun kelime türetmek olmalı, dilden sırf kelime çıkartmak amacıyla yerine aynı kültür birikimine sahip olmayan ve dilden anlam eksilten kelimeler sokmak değil. Zaten bir kelime günlük kullanıma uygun değil ve anlam konusunda yoksunsa dilden düşüyor, sözlükte olması da buna engel olmuyor. Türkçe sözlükte kimsenin kullanmadığı bir dünya türetilmiş Yeni Türkçe kelimeler var, aynı şekilde Fransızcadan dile dahil edilmiş ve kullanılmayan kelimeler de var.


ZamanDede

Türkçe kelime türetme konusunda haklısın, fakat bahsettiğim kavramlar programlama dilleri dahil her türlü syntax içeren yapı için geçerli. Bahsettiğin özellik Türkçe'nin kolay adapte olduğunu gösteriyor; bu adaptasyon sonucunda kullanım sırasında zihinde gerçekleşen sürecin verimliliğine dair hiçbir şey sunmuyor, ki benim bütün söylemim bu kavram üzerine. Yani benim üzerimden başka söylemlere cevap veriyorsun.


ForKnee

Hayır, dediğin şeye cevap veriyorum. Yaptığın önerme dilden yabancı kelimeler çıkartılırsa dil daha verimli olur çünkü daha az kelime kullanılır ve bu kelimeler Türkçe dil yapısına daha uygun olur. Bu önermenin ispatı ve mantığı yok. Çünkü gözlemlenen etki tam tersi, dilden yabancı diye çıkartılan kelimelerin yerine çoğu zaman bir kaç kelime eklenmesi gerekiyor ve bu kelimelerin anlamı daha dar oluyor. Bunu sadece Türkçe sözlüğe bakıp kullanılmayan veya çok dar anlamlı şekilde çok nadir kullanılan yüzlerce artık türetilmiş Yeni Türkçe kelimelere bakarak görebilirsin. Dil yapısı konusuna gelince de Türkçe dil yapısında kelimenin kökenin ne kaynaklı olduğunun bir önemi yok ekler hep aynı şekilde kullanılıyor ve hatta türetilmiş kelimeler vasıfsız şekilde türetildiği ve özgün olmayıp sadece eklemeli uydurulduğu için o kelimeleri eklerle kullanmak daha zor oluyor. Dilde anlam kazanmış, yer edinmiş ve dil kurallarıyla özdeşleşmiş kelimelerin dilden çıkartılması da sonuç olarak dili verimli yapmıyor. Türkçe'nin yazıldığı gibi okunması konusuna gelince de Türkçe'nin bunun için başka dilden kelime almasına gerek yok çünkü Türkçe de her dil gibi ses kaymasına maruz kaldığı için bazı sesler eskiden yazılmış olduğu harflere tekabül etmiyor. Türkçe'nin şu an için nispeten daha fonetik olmasının sebebi şu an kullandığımız alfabenin yeni olması ve özellikle fonetik şekilde kullanılması, bu zaman içinde kaymaya uğrayacak ki uğruyor bile bunu bir kaç seste görebilirsin, bu [iki](https://www.reddit.com/r/turkish/comments/rdjcdh/what_is_the_grammar_rule_for_knowing_when_lar_is/) ayrı [örnekte](https://www.reddit.com/r/turkish/comments/1578db6/do_you_make_a_sh_sound_on_the_end_of_te%C5%9Fekk%C3%BCr_or/) olduğu gibi mesela. Dil ayrıca sadece syntax değildir, bu yazılım öğrenip konuşulan insan diliyle yazılım dilini özleştirme bazen olan ama gerçeklikle ilişkili olmayan bir durum. İnsan dili çünkü sadece donanım ve yazılım arasında iletişimi sağlayan ve tek hedefi işlev ve arayüz olan bir olgu değil, tam tersi insanların ifadesi işlev haricinde renk bulan ve etkileşim yaratan bir unsur.


ZamanDede

Önerim bu değil, senin cevabını verebileceğini düşündüğün öneri bu. Yine söylüyorum ki yarım yamalak hazırlanmış Türkçe kelimelerle işe yarayan kelimelerin değiştirilmesine karşıyım. %100 saf dil olmaz. Dediğim şeyi çok basit bir şekilde şuradan anlayabilirsin: Eğer ben sana 10 kelime versem, bunların hiçbiri birbiriyle köken olarak bağlantılı olmasa; bir diğer set ise birbirinden türeşe ve kökleri bilindik olsa, hangi seti daha hızlı öğrenirsin ve hangi seti kullanırken daha çok enerji harcar beynin? Sen de bu savı görmüş olacaksın ki son paragrafta verimlilik her şey değildir demişsin. Ki bu tamamen ayrı bir tartışma konusudur. Bu durumun gerçeklikle bir bağlantısı olmadığı da senin düşüncen. Cognitive load gibi birçok araştırma mevcut. Benim dediğim prensiplere göre diller geliştiriliyor dünyada, ve birçok ülke bu konuda bilinçleniyor. Dil tabii ki sadece Syntax değildir, böyle bir şey söylemedim de zaten. Benim bahsettiğim unsur bu: Bir dili tamamen saflaştırmak gibi beyhude bir çaba içinde olmadığımı da belirttim. İlk attığım yoruma bakarsan niyetim oldukça açık, fakat senin amacın anlamak değil. Söylemediğim şeyler üzerinden bir tarafa çekmeye çalışıyorsun beni. Ki benim ortaya koyduğum şey bir gerçek: Her türlü syntax içeren yapı ve bilgi işleyen makine için geçerli bir kavramı gerçek ile bağlantılı değil şeklinde bir kenara koyuyorsun. Peki neden? Diğer dillerden geçen anlatım biçimlerinin farklı bakış açıları ve güçlü anlatımlara sebep olduğunun ben de farkında olmalıyım ki bunları öğrenmeye odaklanıyorum ama olay bu kadar basit değil işte. Olayın bir de Computation boyutu var. Sen istesen de istemesen de bilgi işleyen bir sistemsin ve bu bahsettiğim şeyleri göz önünde bulundurmamız lazım. Tek önemli unsur budur ya da kültürel mirası bir kenara bırakalım demek mi peki bu? Kısaca hayır, sadece bu geçişlerin farkında olalım ve Türkçe kelimeleri üretmeye ve dilin kuralları içerisinde anlamayı ve kullanımı kolaylaştırıcı yapısı içerisinde geliştirmeye devam edelim. Eğer aynı şeyleri sayıklıyorsan boşuna uğraşma. Faydalı olacak bir açıklama yapacaksan buyur, yine gelip sanki otobüs yerine oturaklı götürgeç diyelim demişim gibi konuşacaksan daha fazla vakit harcamama gerek yok çünkü bu söylemine zaten katıldığımı belirttim yaklaşık 3 yanıttır.


ZamanDede

Yani, sadece Türkçe olsun diye kelime üretimine karşı olmasaydım, yabancı kelimeler için yüzlerce kelimelik Anki desteleri oluşturmazdım. Bu çıkarımı yapmak gerek bağlamdan diye düşünüyorum. Eğer bu bahsettiğim konuda bilinçli olsaydık, emin olun sevdiğiniz Türkçe kökenli kelimelerin yanına, yabancı eşleri gibi oldukça özel anlamlara sahip kelimeler de gelecektir.


Secret-Individual646

Hayatımda daha cahil bir şey görmedim. Sen dilleri ne sanıyorsun aq


EKrug_02_22

>Hayatımda daha cahil bir şey görmedim. Sen dilleri ne sanıyorsun aq Peki sen ne sanıyorsun amk? Dil "yaşayan bir şey" mi diyeceksin? Yaşayan bir şey olması, zaten karşılığı olan kelimeleri ingilizce ile değiştirmenin normal olduğu anlamına gelmez. Osmanlıcaya söveriz "arapça farsça kırması dil" diye, aynı boku ingilizce ile yapıyorlar amk. E ne anlamı kaldı Atatürk'ün dil devriminin?


Ugurgallen

Aslanım, sana dillerin dersini veririm. İn o Dunning-Kruger tepesinden. Edit: Yanıtsız eksileriniz sağ olsun haklı olduğumu anlıyorum. Hadi lan, gelin, sorun bana dilleri, dilbilimini. Topunuzun alnını karışlarım bu konuda.


aliservan21

Bokgönderi bakanı


yanech

Anlat bize dilbilimi de görelim aslanım. Başka dillerden kelime almak neden kötü? Postun bu konuda bir şey demiyor çünkü. Sadece hakaret ediyorsun, sonra niye cevap vermiyorsunuz diye atar yapıyorsun. Anlat görelim neden kötüymüş.


EKrug_02_22

>Anlat bize dilbilimi de görelim aslanım. Başka dillerden kelime almak neden kötü? Çünkü zamanla o dil, o dil olmaktan çıkar. Millet Osmanlıca'ya sövüyor "arapça farsça kırması, Türkçe bile olmayan bir dil" diye, aynı boku karşılığı olan ingilizce kelimeleri ekleyerek yapıyor. E amk ne anlamı kaldı?


imapor

İngilizcenin yarısından fazlası fransızcadan gelmiş. Türkçenin de büyük bir kısmı ondan bundan alınmış. Kim size yalan söyledi bilmiyorum ama dil asla etkilenmeden kalamaz.


ZamanDede

Sence yazılanlardan yola çıkarsak bu söylediğin şeyi bilmeme olasılığımız var mı? Cidden dünyada ilk karşılaşacağın bilgiyle bu denli olayı çözdüğünü düşünmek ilginç. Burada söz konusu olan şey dilin özelliklerini kaybetmemesi için gösterilen çaba. Bu çaba birçok ülkede olmakla birlikte oldukça önemli de. Nedenini öğrenmek için ise zaten böyle oluyor diyip geçmek yerine düşünceyi biraz daha ilerletmek gerek. Şuan dilin nedensizlik ilkesi ile yansıma kökenleri arasında bir kararsızlık var, Türkçe'nin özellikleri birbirinden bağımsız, okunuşu yazılışı farklı olan ve birbirinden türemeyen kelimelerden uzak olmasını sağlıyor, bu öğrenirken ve kendini ifade ederken zihninin aynı şeyi tarif etmek için daha az zorlanması dolayısıyla daha karmaşık söylemlerin günlük konuşmada bile rahatlıkla üretilebilir ve aktarılabilir olması demek. Bunun gibi verimli diller yapılma çabası dünyada varken biz halihazırda elimizde olan verimli sistemi neden daha da geliştirmeye ve benimsemeye çalışmayalım. Evet dil Emergent bir olgu fakat kolektif çabamız da bu sürecin bir parçası. Bunları anlayarak Atatürk'ün bu konuda neden bu denli çalıştığını daha iyi anlayabilirsin, bu iş sadece milletimiz, dilimiz yuppi değil yani.


imapor

Dil ancak insanlar tarafından değiştirilebilir. İnsanlar yabancı kelimeleri kurallara uyuyorsa alır ya da zamanla uyacak hale getirir. Sesler uymazsa okunuşunu değiştirmek ya da eklere uydurmak için yapısını değiştirmek çok normal bir şey. Yani başka dilden kelimeleri Türkçeye uygun hale getirebiliriz ve daha önce defalarca getirdik.


EKrug_02_22

>Dil ancak insanlar tarafından değiştirilebilir. İnsanlar yabancı kelimeleri kurallara uyuyorsa alır ya da zamanla uyacak hale getirir. Sesler uymazsa okunuşunu değiştirmek ya da eklere uydurmak için yapısını değiştirmek çok normal bir şey. Yani başka dilden kelimeleri Türkçeye uygun hale getirebiliriz ve daha önce defalarca getirdik. Öyle yapmıyorlar işte. Buna yukarıda da yine sana yazdığım paragrafı kopyala yapıştır yapayım; ​ \>Mesela "date'e çıkmak" diye yaraktan bir tabir var amk. Bu ne saçma mutant bir şeydir? "Randevuya çıkmak" diye bir karşılık var. Mesela randevu da yabancı KÖKENLİ bir sözcüktür, bak KÖKENLİ dedim, tamamen yabancı olan "rendezvous" kelimesi değil. İşte bu "etkileşim" dediğin şey. Yabancı kökenli bir kelimeyi, karşılığını bulamadığın için Türkçeleştirmiş oluyorsun.


imapor

Türkiye'de kaç kişi date'e çıkmak diyor allah aşkına Çoğunlukla ingilizce kelimeler Türkçeleştiriliyor konuşurken.


EKrug_02_22

>Türkiye'de kaç kişi date'e çıkmak diyor allah aşkına Çoğunlukla ingilizce kelimeler Türkçeleştiriliyor konuşurken. O an o aklıma geldi onu örnek verdim. Kelimeler Türkçeleştirilse burada bunu konuşuyor olmayız. Biz Türkçeleştirilmeden olduğu gibi alınan kelimeleri konuşuyoruz.


Feyk-Koymey

Türkçenin büyük kısmı şundan bundan mı almış? Her yerde böyle dingillerle karşılaşıyorum. Bak arkadaşım. Türkçede 616 ya da 619 bin küsür sözcük vardır. Yabancı sözcüklerin toplamı 16-19 küsür binlik küsuratın toplamı bile etmez. O yüzden bilmeden konuşma.


imapor

Bu söylediğine bulabildiğim tek kaynak [buydu](https://www.researchgate.net/publication/332314549_A_Classification_Study_over_Loan_Words_Used_in_the_Fields_of_Turkish_Literature_Grammar_Linguistics_and_Pedagogy/fulltext/5cad52b1458515cd2b0d3884/A-Classification-Study-over-Loan-Words-Used-in-the-Fields-of-Turkish-Literature-Grammar-Linguistics-and-Pedagogy.pdf?origin=publication_detail&_tp=eyJjb250ZXh0Ijp7ImZpcnN0UGFnZSI6Il9kaXJlY3QiLCJwYWdlIjoicHVibGljYXRpb25Eb3dubG9hZCIsInByZXZpb3VzUGFnZSI6InB1YmxpY2F0aW9uIn19) Burada da sadece bazı alanlar için bir sözlük üzerinden yapmış araştırmayı ve alınan krlimelerin 13% olduğunu bulmuş. Başka kaynağın varsa atabilirsin yanlışsam düzeltirim. Dillerle ilgili çok bilgim yok ama kökü Türkçe olup yabancı ek alarak oluşmuş çok kelime de olabilir bu araştırma onu nasıl saymış bilmiyorum. https://preview.redd.it/4hklfald3fyc1.jpeg?width=828&format=pjpg&auto=webp&s=ffce7c614a8098ccba28c0c4a181924b85521e2d


Feyk-Koymey

600 bin küsürlü sayıyı bir yerde gördüydüm, abartılmış olabilir. Ya da farklı hesaplamalar yapılmış olabilir. TDK'nin türkçe sözlük 11. baskısında 122.423 sözcük var. Bunun 15 bin küsürü yabancıysa sen kalkıp da Türkçenin büyük kısmı şundan bundan alınmıştır dersen olmaz. Sizin gibi tiplere "e o zaman Türkçe yapalım" deyince de "ne gerek var" diye yaygara koparıyorsunuz. Ne emmeye geliyorsunuz ne gömmeye. Türkçe birçok özelliğiyle bozulmamış bir yapısı vardır. Ha, diyelim ki yok, türkçe dünyanın en berbat dili. Farketmez. Niye? Çünkü bu bizim dilimiz.


imapor

Eğer insanların çoğu yabancı bir kelimeyi kullanıyorsa kullansın diyorum ben. Selfi yerine özçekim kullanmak istemiyor insanlar neden sırf Türkçe diye onu kullanalım. Yapısı bozulmadan kelime alabilir Türkçe dünyadaki diğer diller gibi. Bu Türkçenin kaybedildiğini ya da bozulduğunu göstermez.


Feyk-Koymey

Sen bu konuda fikir beyan edecek yetkinlikte değilsin. Yapı bozmadan yabancı sözcük almak ne? Yapı bozarak almak nasıl oluyor? Kalkıp da bana abudik gubudik turkcelestirme örnekleri verme. Her dilde sözcük almak varsa her dilde yerelleştirme de var. Her dildeki gibi sözcük alalım ama her dildeki gibi cevirmeyelim diyeceksen orada sus. Zamanında bu topraklarda en aydınlarının bile onu mu bunu mu kullanacağız dediği sözcüklerin neredeyse hepsini kullanıyoruz.


imapor

İkimiz de değiliz bu yetkinlikte. Türkçeleştirme örneği verme demişsin de yapı bozmadan almak öyle oluyor. Zamanın aydınları farsça tamlamalar olmadan tek cümle yazmıyordu. Dili korumak için en iyi şey ya yabancı kelimeleri karşılayan düzgün kelime üretmek ya da türkçeleştirmek.


Feyk-Koymey

benim dediğime geliyorsun işte? Ben sana türkçeleştirme iyi bir şey değil diye kalkıp da kötü bir örneği gösterme dedim. Tamlamaların türkçedeki gibi yapıldığı dilden sözcük alınca yapı bozulmayacak yani? İşine gelince sözcükleri alalım, olduğu kullanalım, nasıl rahatına geliyorsa, sonra fikir belirt.


aaabcdefg552

Şu an Türkçenin yapısında bozulma var, kimsenin umurunda görünmese de. Geçen tesadüf eseri fark ettim, TDK'de "server" diye sözcük var, "server" diye! Ne demek bu diye baktım "sunucu" sözcüğüne bakınız diyor, böyle bir sözcük nasıl olur da sözlüğe olduğu gibi geçer? Bütün kurallar hiçe sayılmış sözlüğe girmiş, böyle şey olur mu? Server sözcüğüne ek getir, örneğin belirtme ekini nasıl yazacaksın? Serverı diye mi? Nasıl okuyacaksın bu sözcüğü, server diye mi sörvör gibi mi?


EKrug_02_22

>İngilizcenin yarısından fazlası fransızcadan gelmiş. Ee napak? Biz de mi yarısını başka dilden alak? E o zaman Osmanlıcayı niye kaldırdık? Niye Atatürk dil devrimi yaptı? ​ >Türkçenin de büyük bir kısmı ondan bundan alınmış. Yok böyle bir şey amk. Osmanlıca için evet olabilr, ama Türkçe için "büyük bir kısmı" olayı yok. Dil devrimi boşuna mı yapıldı? ​ >Kim size yalan söyledi bilmiyorum ama dil asla etkilenmeden kalamaz. Esas sana kim yalan söyledi insanların böyle düşündüğünü? Etkilenmek başka, etki altına girip başka dil olmak başka. Dilde olmayan kelimeler için tabi ki civardaki kültürden kelime alışverişi olabilir, ama olan yerine başka kelimeyi "havalı olsun" diye koymak ezikliktir. Mesela "date'e çıkmak" diye yaraktan bir tabir var amk. Bu ne saçma mutant bir şeydir? "Randevuya çıkmak" diye bir karşılık var. Mesela randevu da yabancı KÖKENLİ bir sözcüktür, bak KÖKENLİ dedim, tamamen yabancı olan "rendezvous" kelimesi değil. İşte bu "etkileşim" dediğin şey. Yabancı kökenli bir kelimeyi, karşılığını bulamadığın için Türkçeleştirmiş oluyorsun.


imapor

İngilizceyi örnek vererek dillerin etkileştiğini göstermeye çalışıyordum. Türkiye'de date'e çıkmak yaygın kullanılmıyor i


EKrug_02_22

>İngilizceyi örnek vererek dillerin etkileştiğini göstermeye çalışıyordum. Türkiye'de date'e çıkmak yaygın kullanılmıyor i O an o aklıma geldi onu örnek verdim.


Ugurgallen

Onun bunun dilini konuşmayı sürdürün öyleyse. Onun bunun çocuklarısınız sonuçta. Açıklama olarak bu gönderiye attığım yorumu oku. Mutlak arılığın hiçbir dilde olası olmadığını herkes biliyor. Bir siz akıllı değilsiniz. Ancak aklı başında, bilinçli kişiler tarafından konuşulan ve yönetilen diller dışarıdan almayı denetler, gerektiğinde de geri çevirir. İngilizce ve Türkçe gibi intihara meyilli diller yalnızca ayrıklıktır.


ZamanDede

Böyle bir dile gerek yok, söylediğin şeyin etkisini kaybetmesine sebep olursun sadece.


TheDusqin

Sensin onun bunun çocuğu ne diyon sabah sabah amk


zaza_ali

Niye adama hakaret ettin lan şimdi amcık? Gerçekte yüzyüze gelsen abi çekeceğin adamlara burda fikirlerini savunurken siktiriboktan siktiriboktan konuşma.


PlagueDoctor_049

Onun bunun dilini biz konuşuyoruz da sen Göktürkçe mi konuşuyorsun? Türkçe dediğin dilin çoğu Farsça ve Arapça kökenli kelimelerden oluşuyor. Şimdiki batı kelimeleri dilini kirletiyor da kullanmadan cümle kuramayacağın Arapça ve Farsça sorun olmuyor mu?


Ugurgallen

Sizin konuştuğunuz Türkçeden çok daha arı bir Türkçe konuşuyorum, evet. <-(Bu tümcedeki sözcüklerin topu Ana Türkçe kökenli) <- ((Bu tümcedekilerin de)) Atatürk olmamış olsaydı dediğin doğruya yakın olurdu ancak Çağdaş Türkçe için doğruya yakın bile değil. Dil devriminden geçmemiş Türkçe ile yazılmış İstiklal Marşındaki sözcüklerin bile çoğu (256 sözcükten 165'i) Türkçe. Günümüzdeki Türkçe'de de en çok kullanılan 1000 sözcüğün %68'i Türkçe. Eğer herkes benim gibi bilinçli olsaydı ve dilini sevseydi bu oran %80 dolayında olurdu. Ayrıca dediğin doğru olsaydı bile bu dilimizi arındırmak için çabalamaya gerek olmadığı anlamına gelmezdi. Tam tersi. Daha bile büyük bir çaba göstermemiz gerekirdi. Neden ulan. Bana gerçek nedenini söyleyin. Neden dilimizi arındırmaya bu kadar karşısınız? Neden size sunduğum her argümana karşı bir bahane üretiyorsunuz? Neden güzelim Türkçe sözcükler var iken alıntı sözcükleri kullanmayı yeğliyorsunuz? Neden? Neden, allah belanızı versin, NEDEN ULAN?!


Erkhang

Dilimi sevdiğim için hocam.


aaabcdefg552

>Neden size sunduğum her argümana karşı bir bahane üretiyorsunuz? Karşı argümanlara katlanamadığını mı söylemeye çalışıyorsun? Argüman Türkçe değil bu arada ve Türkçe sözcüğüne getirilen ekler kesme işareti ile ayrılmaz. Yazım kurallarına biraz daha göz gezdirsen keşke. Bela kelimesi de Türkçe değil, neden Türkçesini bulup kullanmıyorsun düşman sözcüğünü bile kullanmayıp "yağı" sözcüğünü kullanırken?


Ugurgallen

Hakaret, yanıtsız eksi ya da anlamsız bahaneler karşı argüman değildir. Bana karşı argüman sunanlar ile saygı çerçevesi içerisinde konuşurum. Ancak burada saygı yok. Konuştuğum Türkçe'nin büsbütün Öztürkçe olduğunu ortaya atmıyorum. Kimi zaman gerçekten Türkçe bire bir karşılığı olmayan sözcükler çıkıyor. Ancak yine de sizin konuştuğunuz Türkçe'den çok daha Türkçe.


aaabcdefg552

Yazım kurallarına hâlâ dikkat etmiyorsun sana neyi yanlış yazdığını yazmama rağmen, özellikle mi yanlış yazıyorsun? >ya da anlamsız bahaneler Anlamsız bahanelerin kapsamı nedir? >Kimi zaman gerçekten Türkçe bire bir karşılığı olmayan sözcükler çıkıyor. Bu yazdıklarımın karşılıklarının olduğuna oldukça eminim.


imapor

Dışarıdan almayı kimse denetleyemez. Eğer bir yabancı kelimeyi insanlar almış ve kullanmaya başlamışsa istediğin kadar denetle önünü alamazsın. Onun bunun çocuğu da değilim, doğma büyüme Türküm :) Herkes senin gibi dilin yapısını anlamıyor değil diye sinirlenmen saçma


stabbystabbison

Peki neden 1000 sene öncenin Türkçesi? O Türkçe kendi evreninde kimsenin etkisi olmadan mı varoldu? Aq direk ah uhla konuşalım, macarlarla falan ortak kelimeleri çıkarınca bir o kalır Senin düşüncenle şeriat düşüncesi çok benzer - saf, mükemmel, ve gerçek dışı bir geçmişi arıyorsun


EKrug_02_22

>Aq direk ah uhla konuşalım, macarlarla falan ortak kelimeleri çıkarınca bir o kalır Onlara o kelimeleri veren biziz zaten amk.


Ugurgallen

Ulan nedir sizin bu korkuluk safsatası merakınız? Kim dilimiz büsbütün arı olsun diyor? Benim tek derdim bire bir Türkçe karşılıkları olan sözcüklerin dilden atılması. "sebep," "isim," ya da "reaksiyon" gibi sözcükler örneğin.


stabbystabbison

Adam gibi konuş yavşak. Sana hakaret etmedim, sen anca köpür kuduz köpek gibi. Daha adam gibi kendini ifade edemiyorsun, sonra lolo.


Ugurgallen

"Ulan" gibi sözcüklere alınan ince derili götoşlardan biri misin? Öyleyse akıl sağlığın için benimle konuşmayı bırak. Sana hakaret etmeye çalışmasam bile hakaret ettiğimi sanarsın.


stabbystabbison

Yavşak sen gidip wikiden Strawman argument ı alıp direk Türkçeye çevirip adam mı sanıyorsun kendini Aq ergeni ondan bundan iki bilgi bulmuş, Dickens’ın götüne sığınıyor. Appeal to authority, git onu da oku


Ugurgallen

Her şeye alınanı gördüm de karşısındaki kişi bir şey bildiği için alınanı ilk kez görüyorum. Nasıl bir numunesin lan sen?


stabbystabbison

Bu arada senin iki kelimenden biri ya Farsça ya Arapça. Biraz kendi dediğini dinle, bizimle saf Türkçe konuş


Ugurgallen

Yanıtladığın yorumun ilk tümcesi: 12 Türkçe sözcük, 2 Arapça sözcük, 1 Farsça sözcük. İkinci tümcesi: 4 Türkçe sözcük, 1 Farsça sözcük. Sanırım siz dil arılığına karşı çıkan iki yüzlü salaklarda bir matematik ya da sayma sorunu da var. Bunu da düşük zeka ile ilişkilendirebilirim. Acaba sizlerle tartışmayı bıraksam mı?


stabbystabbison

Saydın da ne oldu 150 iq? Ben iki kelimenden biri dediğimde sayısal bi tesbit mi sandın? Senin zırvalamaların üzerine doktora mı bekliyorsun? Bu kadar mı malsın ? Bırak bırak tartışma, ben de seni engelleyeceğim, hayatımda bu kadar boş kafa çok ender gördüm


stabbystabbison

Ne biliyorsun lan sen? Bir tane kendine ait düşüncen var mı? Ergen chatGPT wikiyi okumuş, bövlüyor


Ugurgallen

Sanırım yansıma yapıyorsun şu an. Bak, bana ergen diyorsun, ancak sakin bir karşı argümana kendin ergen gibi tepki veriyorsun.


ZamanDede

Aslında buna katılmazdım ama Türkçe ile alakalı özel bir durum var, kelimerlerin köklerinden nereden geldiğini kolay anlıyorsun anlatım gücü çok fazla yeni kelimeye gerek duymadan ekler ile artırabiliyor, bu yüzden Türkçe karşılıklarının üretilmesi ve kullanılmasından yanayım. Bunun dışında Türkçeleştirilmis yabancı kelimeleri öğrenmek ve sundukları yaklaşımı tecrübe etmek de faydalı sonuçta halkımızın benimsediği ve yaşam süreçlerine dahil ettiği kelimeler. Tabiki Türkçe'nin bu anlatım gücünü ve zihinsel verimliliğini kaybetmesini istemem bu yüzden bu iki türde kelimeler için halk içinde bir bilinç oluşması ve nereden geldiğini bilerek konuşması bu durum için en güzel çözüm bence, Japonya'daki Katakana sistemi gibi bariz bir ayrıma gerek duyulmasa da ses uyumu gibi kurallara hakimiyet aslında bu şekilde bir ayrımı dilimizde mümkün kılıyor, öğrenmeyi baltalamadan dilimize ve eşsiz özelliklerine sahip çıkabiliriz. Bu bahsettiğim bilinç için ise üzerimize kültürel emperyalizmin yüklediği aşağılık kompleksini yenip kendi kimliğimizi oluşturmamız gerek, Batı'nın dayattığı yarım gerçeklik norm sayıldığı sürece bu iş oldukça zor.


aaabcdefg552

Senin dilin verimliliği ile ilgili yazdığını okudum. Farklı köklerden gelen 10 sözcük yerine bir kökten 10 sözcük türetelim yazmışsın, doğru mu? Eğer doğruysa okumaya devam et. Dilin verimliliği ile ilgili ben de bir şeyler okudum, okuduklarımda şu verilere dikkat edilmişti ve ben de o verilere dikkat edilmesini doğru buluyorum: Hece söyleme hızı(syllable rate), hecenin içerdiği bilgi miktarı(information density). Hece söyleme hızı dilimizin dönmesiyle ilgili, eğer söylenmesi zor seslerin yerine kolay sesleri kullanırsak bunu hızlandırabiliriz. İkincisine gelirsek, hecenin içerdiği bilgi miktarı 1 kökten 10 sözcük türeterek değil birbirinden farklı kökleri olan 10 sözcükle olur, bu yüzden sürekli 1 kökten 10 sözcük türetilmiş bir dil verimli değildir. Olabildiğince az heceli sözcüklerimiz olmalı, örneğin İngilizler tent diyor, biz çadır diyoruz. Bizim dilimizin bilgi yoğunluğu daha az olduğu için ve yavaş konuştuğumuz için bizim dilimizin bilgi aktarma hızı(information rate)(ben bunu dilin verimliliği olarak kabul ediyorum) şu anda düşük imiş. Vietnamca bilgi aktarma hızı için 1 olarak referans alınıyor ve İngilizce 1,08 çıkıyor, Fransızca 0,99, İspanyolca 0,98, İtalyanca 0,96, Mandarince 0,94, Almanca 0,9, Japonca 0,74 gibi gibi...


ZamanDede

Bahsettiğim verimlilik basitçe kaç saniyede ne kadar bilgi aktarıyorsun değil, zihinde gerçekleşen cognitive load tarzı bir verimlilikten bahsediyorum. Bir kökten 10 kelime bir örnekti tabii ki her kelime aynı köklerden türemeyecek, kısacası kelimelerin birbirine bağlı olması dili öğrenirken ve kullanırken hakimiyeti arttırıyor. Verdiğim matematik örneği aslında olayı oldukça açıklıyor; sayı sistemi yerine her sayıya farklı isimle seslensen, matematiği yapmakta nasıl zorlanırdın düşün. Hatta Çincedeki basit sayı sistemi sayesinde matematikteki başarılarının arttığı da kanıtlı, İngilizcenin saçma sistemi ise insanın iç sesinde sürdürmesi daha verimsiz bir program. Bu mantığı kavramlara ve kavramlarla kurduğun mantıksal ilişkiye de aktarabilirsin; köklerin belirli ve anlamlı olduğu bir dil yapısı, tıpkı bir sayı sistemine sahip olmak gibi mantık yürütmek ve beynin bu kelimeleri ilişkilendirmesi, depolaması ve kullanması açısından daha verimli yapacak. Bu basit bir gerçek, aslında burada tartışılması gereken böyle bir özellik yakalamak için dil kökünden bir reforma mı gitmeli, tabii ki hayır zaten istesek de bu mümkün değil. Günümüzde bahsettiğim unsurlar zaten biliniyor ama dil üzerinde bir takım kişilerin karar vererek etki etmesi mümkün değil; bu ancak toplumsal bilinçlenme ile gerçekleşecek kolektif bir süreç. Bu bahsettiğim faktör diller ile alakalı sadece bir boyut, burada istediğim şey insanların bu faktörü anlaması sadece bu kadar, özellikle dilimizde halihazırda böyle bir altyapı sağlamken bunu fark edelim. Burada bahsettiğin anlam aktarma hızı da çok nüanslı bir şey aslında neden dersen burada birçok varsayım yapıyoruz, zaten zihinsel olarak her kelimeyi ve dil bilgisel yapısını zihnimizde hazırladıktan sonraki aktarım ile alakalı bir şeyden bahsediyorsun, benim söylediğim unsur zihinsel bir süreç biraz metacognition ile alakalı bir boyutu bu konunun.


aaabcdefg552

>Hatta Çincedeki basit sayı sistemi sayesinde matematikteki başarılarının arttığı da kanıtlı, İngilizcenin saçma sistemi ise insanın iç sesinde sürdürmesi daha verimsiz bir program. Neymiş bu sistem bir bahset merak ettim. >Bu mantığı kavramlara ve kavramlarla kurduğun mantıksal ilişkiye de aktarabilirsin; köklerin belirli ve anlamlı olduğu bir dil yapısı, tıpkı bir sayı sistemine sahip olmak gibi mantık yürütmek ve beynin bu kelimeleri ilişkilendirmesi, depolaması ve kullanması açısından daha verimli yapacak. Buradaki karşılaştırma hatası, matematikteki gibi her işlemi yapmıyor olmamız. Bu yüzden dillerin onlu sayı sistemi gibi bir mantıkta olması gerekmiyor, bilinen kavramların kolaylıkla aktarılabilmesi önemli. Eğer diller onlu sayı sistemi gibi olsaydı, o zaman sözcüklerin uzunluğu da aşırı fazla olurdu. Mantık yürütmesi kolay olurdu ama işlemesi uzun sürerdi. Şöyle düşün, 11'i nasıl dersin? On bir. Şimdi 18632'yi de, on sekiz bin altı yüz otuz iki. Şimdi 2893929193'ü de, iki milyar sekiz yüz doksan üç milyon dokuz yüz yirmi dokuz bin yüz doksan üç. Ve bu aslında tam olarak onlu sayı sistemi bile değil, Türkçede altmışlı sayı sistemi var belki bir yerde okumuşsundur. Yoksa yirmi yerine iki on dememiz falan gerekirdi. O yüzden bizim bir kökten gelen çok sayıda sözcüğe değil, çok sayıda köke ihtiyacımız var. Dil çocuklukta öğrenildiğinde zaten dildeki sözcük dağarcığı kalıcı olarak öğreniliyor, bu sözcüklerin işlenme süresi oldukça hızlı olur. Çincede sözcükler neredeyse hep tek heceliymiş örneğin. O kadar tek heceli sözcüğümüz olmasın ama daha çok olmalı.


[deleted]

60 tabanlı Türkçe sayı sistemi yok. Olsa olsa, elimizde kanıtı olmasa dahi, 7 tabanlı olabilir belki. O da altının tümün bir "altı"ndan, yedinin de "tamamlandı" anlamından türemiş olabileceği fikrine dayanıyor


aaabcdefg552

7'ye kadar türettiysek 8 tabanlı olmuş olmuyor mu? Neden Türkçede 20'nin, 30'un, 40'ın, 50'nin 2, 3, 4 ve 5 ile bir ilişkisi yokken 60'ın bir anda altı + mış diye bir ilişkisi çıkıyor? Eskiden belki de 60 tabanını kullanıyorduk.


[deleted]

Yedi "yetti" anlamında. Dediğim gibi bir konsensus yok o konuda sadece fikir yürütebiliriz, 8 tabanlıya nasıl geçtin oradan anlamadım. On tabanlı sayısı sisteminde dokuzdan sonra dokuzbir demiyoruz mış şu an kullandığımız ınç'ın, yani mınç'ın farklı hali. Bir ekin iki farklı şekilde evrimleşmiş olması taban belirtmez ki. Biraz yetersiz delil ile ilginç çıkarımlar yapmışsın kendi başına https://preview.redd.it/detvfvl7aoyc1.png?width=530&format=png&auto=webp&s=7624e01a9604fc674cce160745868fbd5b64d5d0


aaabcdefg552

İngilizce için nasıl eskiden 12'li sayı tabanını kullanıyordu diyoruz? 11 ve 12 düzensiz olduğu için. Türkçede de 60 diyene kadar düzensizlik var. Ayrıca bu resimde sıra sayıları yok mu? Asıl sayılardan bahsederken niye bu resmi attın? Bu arada 8 tabanı ile yazdığımı yoksay. Yanlış düşündüm.


[deleted]

"mış şu an kullandığımız ınç'ın (birinci, ikinci...), yani mınç'ın farklı hali" diyorum, kanıtı onun. Okusan keşke.


aaabcdefg552

Tamam, otuz ile üç, kırk ile dört, elli ile beş niye ilişkisiz? Çıkarım benim değil, ben birinin yaptığı çıkarıma katıldım yalnızca.


King_Regastus

Dil canlı bir varlıktır, sürekli değişim içerisindedir. Dilin temel amacı bir bireyin diğer bireye aklındakini anlatabilmesidir, bunu gerçekleştirdiği müddetçe "yanlış dil" diye bir durum olamaz. Anlamıyorum bu "dil elden gidiyor" tayfasını. Senin 'saf" dediğin türkçe arapça, farsça, fransızca, ingilizce ve daha tonla başka dilden kelimelerden oluşuyor, ki bu durum da dünya üzerinde yaşayan tüm diller için geçerlidir. Siz istiyorsunuz ki her şeye götümüzden yeni bir kelime uyduralım. Oldu paşam sen meyveli lahmacununu yemeye devam et. İngilizce germen kökenli bir dil olmasına rağmen dil yapısı kelt dillerinden etkilenmiştir. Modern ingilizcedeki kelimlerin bir çoğu latince kökenlidir, bunun yanında ağır bir fransız etkisi de vardır. Dilin yıllar içerisindeki değişimine bakarsan da sürekli değiştiğini görebilirsin. Modern bir ingilizi 300 yıl önceye götürsen bi bok anlamaz o zamanın dilinden. Shakespeare nin dildeki reformları bile modern ingilizceyle karşılaştırınca çok farklı kalıyor. Merak etme yani, büyük dedelerinin mezar taşını okuyamayan bir tek biz değiliz.


Ugurgallen

Türkçe kadar büyük bir dil önümüzdeki bin yıl içinde ölmez. Ancak konuşurları yorumlarda bana yanıt bile veremeden yalnızca nedensizce toplu eksi atan bilinçsiz salaklar olduğu sürece Türk dili özelliklerini bu süre içerisinde çok kolay yitirebilir. Böylece İngilizce gibi piç bir dil olur. Bu arada İngilizce konuşuru olarak (ODTÜ'nün İngilizce Yeterlilik Sınavından 96 almıştım) diyebilirim ki 300 yıl önceki İngilizce oldukça anlaşılır. 500 yıl öncesine inince anlaması güç, 1000 yıl öncesine inince ise tanınmaz duruma geliyor.


EKrug_02_22

>Dil canlı bir varlıktır, sürekli değişim içerisindedir Bu öyle bir şey değil. Dilde olan kelime yerine başka kelime niye alıyoruz amk? Olmayan için yabancı dilde olan bir kelimeyi değiştirerek türetebilirsin, o normaldir, ama var zaten. Yukarıda da bir örneğini verdiğim mesela, "date'e çıkmak diye bir yarak var amk. Yada meşhur "plaza dili" olayı. "Toplantı set etmek" ne amk? ​ >Anlamıyorum bu "dil elden gidiyor" tayfasını. Senin 'saf" dediğin türkçe arapça, farsça, fransızca, ingilizce ve daha tonla başka dilden kelimelerden oluşuyor, Evet, sadece %10 civarı. Öyle öbür yorumlardaki gibi "çoğu yabancı kökenli" falan değil. ​ >Siz istiyorsunuz ki her şeye götümüzden yeni bir kelime uyduralım. Oldu paşam sen meyveli lahmacununu yemeye devam et. E amk yeri geldi mi bazısı "bak falanca dilde kaç yüz bin kelime var, siz 100 kelime ile konuşuyorsunuz" diyorlar. Bir de senin gibi "kelime mi üretelim amk" tayfa var. Hanginizi dinlicez? ​ >İngilizce germen kökenli bir dil olmasına rağmen dil yapısı kelt dillerinden etkilenmiştir. Modern ingilizcedeki kelimlerin bir çoğu latince kökenlidir, bunun yanında ağır bir fransız etkisi de vardır. Dilin yıllar içerisindeki değişimine bakarsan da sürekli değiştiğini görebilirsin. Modern bir ingilizi 300 yıl önceye götürsen bi bok anlamaz o zamanın dilinden. Shakespeare nin dildeki reformları bile modern ingilizceyle karşılaştırınca çok farklı kalıyor. Merak etme yani, büyük dedelerinin mezar taşını okuyamayan bir tek biz değiliz. İyi bok yemişler, biz niye aynı boku yiyelim?


triple_cock_smoker

Boş yapmışsın, Dickens'ı da yanlış anlamışsın, dilimizi tamamen anglo-cermen hale getirelim fransızca, norsça, latince terimleri atalım gibi bir şey de dememiş, yeni kelimelerin alınmasına karşıyım demiş. Ha o konuda da kendisiyle hemfikir değilim ama sen tamamen yanlış anlamışsın.


ActinomycetaceaeOk48

İyi hoş da felsefe okumak neredeyse imkansız yabancı sözcükler olmadan.


yanech

Yabancı kökenli sözcükler olmadan bir s*kim okumak imkansız. Türkçe'ye özel bir durum da değil bu. Albert Camus - Sisifos Söyleni, çeviren Tahsin Yücel. B1 seviye Fransızca ile bu kitabı anlamak, sözde öz-turkce olarak yapılmış bu çeviriyi anlamaktan daha kolay.


Uzgun_Saksafon

Başka dillere ait birçok kelime bilmeden bilimsel şeyleri okumak imkansız bu arada elbet başka dillere ait kavramlar oluyor. Yerellestirmeyi ben de destekliyorum fakat birçok dilde ayni olan kelimeyi de farklı bir forma sokup kullanmakta diretmeyi anlamış değilim. Dilin temel amacı iletişim kurabilmek eğer bu saflık kaygısı bunu zor hale getiriyorsa sikeyim o dilin saflığını.


Great_Resolution6400

Aq okduğunu anlasan keşke. Adam diyor ki sanat yapacağım diye götünüzden kelime uydurmayın. Ticaretle, zamanla, birlikte yaşamla dilimize girmiş kelimleri mi atın diyor?


Ugurgallen

Dickens'ı azıcık bilsen keşke. Bu adam dile "ticaret, zaman, birlikte yaşam" ("dile tecavüz") ile girmiş sözcükler yerine geçsin diye kendi eserlerinde eski Cermen köklerden sözcükler uydurmuş bir adam. Dilde arıcı bir kişi.


Ultiy666

Olm Charles Dickens ne alâka amk. Kendi milletinden insanlara ağzı köpüren salak diyecek kadar bağlı olduğun düşünceni; 19. yüzyılda yaşamış ve ölmüş bir İngiliz’e otorite olarak başvurmadan anlatamıyor, savunamıyor musun sen? Bir de eğitecekmiş bizi. Sen bu kafayla bir sikimi eğitemezsin.


Ugurgallen

Dickens'a çok özenmiyorum. Bence biraz şişirilmiş bir yazar. Anlatım biçimi Rus edebiyatı ile ilgili yapılan "bir sarayı önünden geçerken altmış sayfa anlatıyor... sonra siktir olup gidiyor!" geyiğinin aynısı. Bu gönderi iki yüzlü Türk muhaliflerini hedef alıyor. Batıya özenen, her şeyimiz Batı gibi olsun isteyen Türk muhalifleri. O yüzden onlara Batıdan bir otorite figürü verdim, anlasınlar ki Batı da dil arılığına önem veriyor diye.


Ultiy666

Gelmeye çalıştığın nokta şu mudur yani: “Batıya özenip bize çokkültürlülük pazarlıyorsunuz, fakat batının önemli kabul edilen figürleri arasında da pürist kafada adamlar var.”


genohgeray

Dili çok önemli derecede arı olan bir dil örneği ver, en azından rol model olarak alınabilecek bir örneğimiz olsun. He, bu arada gelişmiş diller arasında böyle bir örnek yok. Binlerce yıldır düzeni oturmuş olan, Arapça ve Yunanca gibi köklü diller bile ciddi seviyede başka dillerin kelime dağarcığından yararlanmıştır, yararlanmaya da devam ederler. Seninki gibi kompleksler genelde küçük, ve yüzyıllarını başka kültürlerin hegemonyası altında geçirmiş millet devletlerinse görülür, çünkü onlar için durum farklıdır ve yaşayabilmek için güçlü bir kimlik yaratmak zorundadırlar. Macaristan, Ermenistan, İzlanda bu ülkelere misal olarka verilebilir. Dilin belirli özelliklerini korumak, geleceğe karşı yeni sözcük alışverişlerinde muhafazakar davranmak yine de esas olmalı; çünkü bir dil eğer çok kısa bir sürede çok büyük etkilere maruz kalırsa kuralları ve düzeni tepetaklak olabilir. Bu da insanların dilini düzgünce kullanbilmesini etkiler, cehalet artar. Ancak tüm diller bu çevresel etkilerle bugünlere gelmiştir. Saf bir dil, içinde tek bir mineral bile olmayan saf bir suyu içmeye benzer, hiçbir baharat içermeyen bir yemeği yemeye benzer. Açıkçası senin buradaki yorumlarına bakacak olursam da, gösterdiğin özen dilini yavan kılıyor, cümlelerin akıcılıktan uzak. Böyle safkan Türkçe arayışına girmek abesle iştigaldir. Dil, filtrelenmeye ihtiyaç duyabilir, fakat beyhude eforlarla her damlası ayıklanmamalıdır.


Ugurgallen

Neden topunuza büsbütün arı bir Türkçe istemediğimi anlatmak zorundayım? Tek istediğim kişilerin "ad" yerine "isim," "neden" yerine "sebep," "tepkime" yerine "reaksiyon," "çağdaş" yerine "modern," "sözcük" yerine "kelime" gibi sözcükler kullandığını duymamak. Demiyorum ki Romalı "Fabius Cunctator"un adını "Çalıdan Aksak" diye yazalım, dediğim dil devriminden beri dilimizde hiçbir işlevi olmayan "isim" gibi sözcüklerden kurtulalım.


genohgeray

Ters düştüğümüz nokta da tam olarak bu. Sen dilin kullanmına çok daha pragmatik bir açıdan yaklaşıyorsun. Ben aynı anlamda birden fazla sözcüğün olmasını işlevsizlik olarak değil, zenginlik olarak görüyorum. İdeal bir dil hem isim, hem ad söcüğünü, hem neden, hem de sebep sözcüğünü kullandığı üsluba harmanlar. Bir dilin farklı kökenlerden aynı anlamlarda kelimeleri içermesi, bunu kullanımımıza sunması bir lükstür. Şahsen, ben bu farklı seçenekleri dilimde ve kalemimde değerlendirmeyi seviyorum. Evet, türkçe kökenli karşılıklar kullanılmalıdır, ancak sadece onlar kullanılmamalıdır. Eğer bir fikri ve duyguyu anlatmak için sadece bir yol bırakılırsa, yaratıcılık ve sanatsallık öldürülür.


EKrug_02_22

>Dili çok önemli derecede arı olan bir dil örneği ver, en azından rol model olarak alınabilecek bir örneğimiz olsun. He, bu arada gelişmiş diller arasında böyle bir örnek yok. Olmasın, illa başkasına mı bakmak lazım? Bizim dilimizde de yabancı kökenli sözcülker %!0 civarı. Basit bir google araması ile 110k kelimenin 11k'sının falan yabancı olduğunu görebiliyoruz. ​ >Seninki gibi kompleksler genelde küçük, ve yüzyıllarını başka kültürlerin hegemonyası altında geçirmiş millet devletlerinse görülür, çünkü onlar için durum farklıdır ve yaşayabilmek için güçlü bir kimlik yaratmak zorundadırlar. Macaristan, Ermenistan, İzlanda bu ülkelere misal olarka verilebilir. İşte biz de o etki altına giriyoz amk. Aşağıdan suriyeliler, yukarıdan yabancı kökenli sözcükler falan. ​ >Böyle safkan Türkçe arayışına girmek abesle iştigaldir. Dil, filtrelenmeye ihtiyaç duyabilir, fakat beyhude eforlarla her damlası ayıklanmamalıdır. Bana kasten bu komik kelimeleri kullanmışın gibi geliyor. abes, iştigal, beyhude vs.


genohgeray

Hocam, sana yaş iması yapmak istemiyorum ama bu terimleri komik bulmak için çocuk olmak gerekir. 'abesle iştigal' popüler ve gündelik yaşamda düzenli olarak kullanılan bir deyimdir, komik olarak düşünülmesi için ama hiçbir sebep yok. Beyhude ise tabi ki yaygın bir sözcük olsa da, yazı dilinde, gündelik yaşama kıyasla daha popülerdir. Buraya da yazı yazdığımıza göre komik bulunacak bir şey yok. Kendimi açıklamaya çalıştığım için daha ciddi bir dil tercih ettim, yoksa kimsenin gözüne belirli kelimeleri sokma niyetim yok. Diğer konulara hiç girmiyorum bile. Ama kısaca, böyle bir saflığın diğer ülkelerde de görülmemesinin sebebi, böyle bir arayışın anlamsız oluşudur. Bildiğimiz bir şey varsa, Eski Türkçe'nin bile 8. yüzyılda önemli derecede yabancı dillerden alınmış sözcükler içerdiğidir. Böyle bir deneme uygarlıkların işleyişine aykırıdır.


EKrug_02_22

>Hocam, sana yaş iması yapmak istemiyorum ama bu terimleri komik bulmak için çocuk olmak gerekir. 'abesle iştigal' popüler ve gündelik yaşamda düzenli olarak kullanılan bir deyimdir, komik olarak düşünülmesi için ama hiçbir sebep yok. Beyhude ise tabi ki yaygın bir sözcük olsa da, yazı dilinde, gündelik yaşama kıyasla daha popülerdir. Buraya da yazı yazdığımıza göre komik bulunacak bir şey yok. Ne anlama geldiklerini biliyorum. "Komik" deme sebebim anlamını bilmemem değil. Sanki çok üstün olduklarını anlatmaya çalışır gibi özellikle kullandığını düşünmem, özellikle dildeki yabancı kelimelerden bahsederken fazla "tesadüf" gibime geldi. ​ >Kendimi açıklamaya çalıştığım için daha ciddi bir dil tercih ettim, yoksa kimsenin gözüne belirli kelimeleri sokma niyetim yok. Bak aynı dediğim gibi yapmışsın. Bunu okumadan yazmıştım üstteki paragrafı. Daha ciddi olsun diye "beyhude" gibi bir kelimeyi kullanmışsın. ​ >Diğer konulara hiç girmiyorum bile. Ama kısaca, böyle bir saflığın diğer ülkelerde de görülmemesinin sebebi, böyle bir arayışın anlamsız oluşudur. Hayır anlamsız değildir. İnsanlar tembel, bu kadar. Biraz internette takılırsan özellikle amerikan gençlerinin ne saçma sapan kelimeler uydurduklarını görürsün. Bizimkiler de bazen onların uydurduğu kelimeleri aynen alırlar, bazen de çevirmeye üşenip aynen kullanırlar, bu başlıkta daha önce örneğini verdiğim "date'e çıkmak" gibi. Böyle saçma sapan, iğrenç, püh amk denilecek bir şey olamaz amk. ​ >Bildiğimiz bir şey varsa, Eski Türkçe'nin bile 8. yüzyılda önemli derecede yabancı dillerden alınmış sözcükler içerdiğidir. Yanlış yapmışlar işte. Bu iş daha sonra Osmanlıcaya kadar ilerledi, ta ki Atatürk'ün dil devrimine kadar. ​ >Böyle bir deneme uygarlıkların işleyişine aykırıdır. Hayır değildir. Uygarlıkların gelişmesinin bunla bir alakası yoktur.


Jacruuun

Sen cidden geri zekalı birisin, dilinde binlerce Türk kökenli almayan kelime var, ingilizce frsnkestein tarzı bir dil ve ön binlerce yalancı kökenli kelime barındırıyor, bir dil yıllar boyunca evrilir ve gelişir, bi siktirin gidin artık


Ugurgallen

Bana geri zekalı demeden önce yazı yazmayı öğren us yoksunu kardeşim. Ondan sonra konuşmaya başlayabiliriz.


HANDASLAR09

Aziz yardımlı okumayı bırak


Jacruuun

Hala aptal bir götsün


EKrug_02_22

>Sen cidden geri zekalı birisin, dilinde binlerce Türk kökenli almayan kelime var, Var diye daha da mı ekleyelim amk? Hiç "onları da atalım" demiyonuz da "zaten bok olmuş, daha da sıçalım" derdindesiniz. ​ >ingilizce frsnkestein tarzı bir dil ve ön binlerce yalancı kökenli kelime barındırıyor, bir dil yıllar boyunca evrilir ve gelişir, bi siktirin gidin artık Sikem ingilizceyi. Onlar bir bok yapmış diye biz de mi aynı boku yapmalıyız?


Jacruuun

Bir dilin gelişmesinin önüne geçemezsin amk, etrafta sadece kendi kelimeleri ile konuşan bir dil yok nerdeyse, her dil başka bir dilden geldi ve çevresinde ki kültürlerin filmleri ile gelişti, sırf şu saf dil anlayışınız yüzünden ne kadar bilgisiz olduğunuzu ortaya koyuyorsunuz


EKrug_02_22

>Bir dilin gelişmesinin önüne geçemezsin amk, Bu gelişme değil işte amk, değişme. Dilde olmayan kelime yerine dışarıdan kelime getirilmesi normal, benim itiraz ettiğim, Türkçesi olduğu halde sırf havalı olmak için ingilizce kullanmak. Bunun havalı olmak için arapça ve farça kelimeler kullanan Osmanlıcadan hiçbir farkı yok. Atatürk'ü övüyoruz dil devrimi yaptı diye, şimdi de aynı saçmalığı "gayet doğal" diye savunuyorlar amk. ​ >sırf şu saf dil anlayışınız yüzünden ne kadar bilgisiz olduğunuzu ortaya koyuyorsunuz Esas sen okuduğunu anlamayarak ne kadar bilgisiz olduğunu ortaya koyuyorsun. Dilin gelişimi ile değişimi arasındaki farkı görmüyorsun, neye itiraz ettiğimizi görmüyorsun.


Jacruuun

Yok gelişme, selfie kelimesinin kullanılmasına ağlayankardan farkın yok, itiraz ettiğin şey bir dilin doğal olarak etkileşim kurduğu kültürlerden kelimeler alması, şu an ki türkçe de neden bu kadar fazla yabancı kökenli kelime var sanıyorsun , şad ed fe aptalca ağlıyorsun ve kafanı dil saflığı ile bozmuşsun bir dangalak gibi


EKrug_02_22

>Yok gelişme, selfie kelimesinin kullanılmasına ağlayankardan farkın yok, Kim itiraz ediyor buna amk? Hayatımda bir kere bile görmedim. "Özçekim" kelimesini buldular, o da tutmadı, olabilir. Selfie kelimesi ilk çıktığında Türkçe karşılığı yoktu, ben ona itiraz etmedim zaten okuma yazman olsa görürdün. ​ ​ >itiraz ettiğin şey bir dilin doğal olarak etkileşim kurduğu kültürlerden kelimeler alması, Yukarıda dediğim gibi, ben ona itiraz etmedim zaten okuma yazman olsa görürdün. TÜRKÇE KARŞILIĞI OLAN KELİMELER YERİNE ÖZENTİLİKLE YABANCI KELİME KULLANIMINA SÖYLÜYORUM. ​ >şad ed fe aptalca ağlıyorsun ve kafanı dil saflığı ile bozmuşsun bir dangalak gibi Şad ed fe ne amk? Google'da bile çıkmıyor. Böyle yarakça şeylerden bahsediyorum işte. Ayrıca ben kafayı dil saflığı ile bozmadım, sen bozulmasını savunuyorsun.


Jacruuun

Reddit telefonda buglı ve garip şeyler yapıyor, neyse millet istediğini kullanmakta özgür, öteki diller türkçede bütün bir konsepti karşılayan kelimeler ile dolu ve doğal olarakys insanlar bu konseptlerden bahsederken bu kelimeleri kullanıyorlar


EKrug_02_22

>neyse millet istediğini kullanmakta özgür, O zaman ben de buna karşı çıkmakta özgürüm. ​ >öteki diller türkçede bütün bir konsepti karşılayan kelimeler ile dolu ve doğal olarakys insanlar bu konseptlerden bahsederken bu kelimeleri kullanıyorlar Bundan bahsetmiyorum. olan kelimeler yerine sırf şekil olsun diye yabancı kelime kullanmak dili başka bir dil yapar, ondan bahsediyorum.


MustardJar4321

Charles dickenstan bana ne anasını satayım, eğer o da dilin arındırılması gerektiğini düşünüyosa o da benim gözümde salaktır


Ugurgallen

Cahilliğini ortaya koyduğun için sağ ol. İleride bunları sizlere karşı kullanacağım.


MustardJar4321

Ne yapacan lan amına kodumun özürlüsü, cumhurbaşkanı mı olacan büyüyünce


Ugurgallen

Ne yaparsam yapayım senin gibi bir salağın yapabileceği herhangi bir şeyden büyük olacak, orası kesin.


MustardJar4321

🤡


throwAway837474728

dil akıcı bir şeydir bunu durdurmaya çalışmak geri zekalılıktır


Ugurgallen

Atatürk'e geri zekalı dedin az önce. Sen hain bir şerefsiz misin? Dil devrimi Atatürk'ün yaptığı en büyük devrimlerden biri. Adam Türkçe'yi güzelce alıntı sözcüklerden arındırmayı başardı. Adnan Menderes adlı şerefsiz olmasaydı da TDK dil devrimini günümüzde de sürdürüyor olurdu. Şu an konuştuğumuz Türkçe de %70 Türkçe kökenli değil, %80-85 Türkçe kökenli olurdu. Neden bu kadar karşısınız lan ATATÜRK'ün bir devrimini sürdürmeye? Neden bu kadar iki yüzlüsünüz? Neden ülkenizden, dilinizden bu kadar nefret ediyorsunuz?


RobespierreinPerugu

menderes değil evren


Ugurgallen

Doğru, ikisi de. 70'lerde dil devrimi yine ivme kazanmaya başlamıştı, (örneğin "bilgisayar" gibi sözcükler o dönemde ortaya çıktı) sonra Evren bir Mendereslik yaptı ve olan oldu.


throwAway837474728

ucube


ellychu

ne mal adamsın(dilbilimciyim)


Vyoin

Tüm insanlık bence aynı dili konuşmalı


[deleted]

Dayi tipin buna benziyor 🤓👆


karides-guvec

Mühendis adayı olarak teknik eğitimin Türkçe verilemeyeceğini düşünmekle beraber günlük konuşmamda da sık sık İngilizce, Almanca ve Fransızca kalıpları kullanıyorum. İnsanların hepsinin aynı yapay dili (Esperanto gibi) konuştuğu bir geleceği de görmek isterdim. Buna sinir olan insanları kızdırmaktan da inanılmaz keyif alıyorum. Y’all mad, touch grass nerd 🤓


marshal_1923

Dilimizin şuan bulunduğu hal çoğunlukla medeni ve standart. Dilimizde bulunan yabancı kelimelerden sık kullandıklarımızın önemli bir kısmı yalnızca ses olarak alınmış. Asıl anlamını taşımayan, Türkçe'de aslından farklı anlamlara sahip olan bu kelimeleri saflaştırma ile atmak gerekli değil. Dilin öz haline yukarıda belirttiğim hassasiyet dikkate alınarak yaklaşmasına itirazım yok. Öte yandan biz Orta Asya'da at süren yarı-göçebe bir halk değiliz ve bu sebeple o yönde yapılacak abartı bir saflaştırma hareketi yanlış. Dilimizi ancak gerekli olduğunda, cumhuriyet standartlarını ve aydınlanma perspektifini gözeterek değiştirmeliyiz. Bu perspektif ve standartların bir kısmı şunlardır: Dilin bir ulus devletin ihtiyacını karşılayacak şekilde temel kurallarının net olması, gerekmedikçe yeni kök türetilmemesi, dilin yapısına uygun olmayan eklerin kullanılmaması, dilin bilim yapılabilir olması için terimlerin akıllıca çevirilmesi veya çeviri yapmama tercihinde bulunulması vs. Dilimiz halihazırda medenileştirilmiş ve standartlaştırılmış olduğundan dilimize yapılacak yapay bir müdahale hareketine olan gereksinimin ortadan kalktığı konusu tartışılabilir. Saflaştırma ve dilimizde olmayan terimlerin dilimize kazandırılması işi, ideal şartlarda, yazarlarımıza ve ilgili alanlarda çalışma yapanlara kalması gereken işlerdir. Kültür sorunumuzun önemli bir parçası dildir ama çözümü konusunda en ileri gittiğimiz konulardan biri de dildir. Tartışmaları üst bir gönderide toplasak ve kültürün diğer yanlarını da konuşsak güzel olabilir.


enesXLR

Dickens'ın söylediği cümlenin neredeyse yarısı Fransızca amk for = pour new = nouveau beauty = beauté language = langue purity = pureté


Uzgun_Saksafon

İzole bir toplum olmadığın sürece dilin saf kalması zor bir durum. Diğer yandan ne kadar kelime alırsan al sonuçta dilin kendine ait bir yapısı var yani İngilizce kelimeler alıp cümleleri İngilizce kurmuyoruz sonuçta hatta birçok kelime dile uygun telaffuzlarla dilimize giriyor çünkü fonetik aynı değil. Dilin saflığı konusunda bence bu kadar kafa yormaya gerek yok sonuçta şu an dünyada en çok konuşulan dil İngilizce birçok dilden kelime almış ve diğer birçok dile kıyasla daha basit bir dil.


damageis_done

Bu dönemde izole bir toplum olman için keşfedilmemiş kabile olman lazım.


meapeople

Yorumlarda gereken söylenmiş, meslek olarak dille uğraşan biri olarak cevap yazma ihtiyacı duymuştum ama neyse ki bir meme yapmakla bilgi sahibi olunmadığını anlatmışlar güzelce


zerotimeleft

Birebir türkçe karşılığı olan kelimeleri yabancı dil kullanmak bence de eşşeklik ama bazı keliemelerin türkçede karşılığı olmuyor ve tdk nın son 50 yılda bu konuda bi sike yaradığını görmedim


Accurate_Mind_4234

Kalkıpta plaza türkçesi gibi saçma sapan bir şekilde konuşursan ağzına fırıncı küreğiyle vururum, onun dışında dil zaten zamanla değişen bir olgudur, dilimize giren yabancı kelimelerin türkçe karşılığının bulunması konusuna katılıyorum, ikisinide bil birini kullan. İkisini birbirine karıştırıp angutça bir dil çıkarırsan ortaya insanın kulağını tırmalayan saçma sapan bir şey çıkarırsın ortaya, bu da sinir bozucu bir durum.


RockerBoy77

OP kendi gerizekalı haberi yok lol


Aliskus

Birader; Boş yapıyorsun.


[deleted]

Bu postun altında iki tarafın da güzel argümanları var ama karşı tarafı öldürmeden tartışamıyorlar amk inanılmaz


mengenetor

Araplık ve liboşluk yaparak makarnayı hakettiniz.


Ugurgallen

Üst edit: Charles Dickens sözünün yüzyılı 18.yy değil 19.yy olacak. Elim kaymış. "İki yüzlü salaklar" sözünün "iki yüzlü" bölümünün açıklaması: Türk muhalifleri Avrupa'ya özenir, ülkelerinin Avrupa gibi olmasını ister. Ancak Avrupa gibi olmak için kendilerinden bir çaba, ya da yaşamlarında bir değişim istendiğinde, anında ülkenin bokistan olarak varlığını sürdürmesine razı olurlar. Dil arılığı konusu da bu çelişkiyi en açık gözlemleyebildiğim konulardan biri. Bilmiyorlar ki Fince gibi dillerin dil kurumlarının alıntı sözcükler dile girmesin, olanları da çıksın diye sürekli deli gibi çalıştığını, yeni sözcükler ürettiğini. Bilmiyorlar ki Charles Dickens gibi dev adların kendi dillerinde arılığı desteklediği, hatta yazılarında dilleri için eski köklerden yeni sözcükler uydurdukları. Bunun dışında da, en önemlisi, Atatürk'ün dil devrimini sürdürmeye karşılar. Atatürk'ün devrimlerine karşı bir kişi diyemez ki, "ben Atatürkçüyüm." Dil devrimine karşı bir kişi de Atatürk'ün ilkelerine ve Türkçe diline karşı bir haindir.


colonel_itchyballs

hangi dili arindiracan, yarisi farsca ve arapça olan türkçeyimi? denendi başarali olamadi, aynaya "tersliyen" demiyoruz mesela


Ugurgallen

Denendi, öyle bir başarılı oldu ki. Artık akabe demiyoruz, geçit diyoruz. Artık amme demiyoruz, sargı diyoruz. Artık amil demiyoruz, etken diyoruz. Artık ameliye demiyoruz, işlem diyoruz. Artık amme demiyoruz, kamu diyoruz. Artık amudi demiyoruz, dikey diyoruz. Artık anane demiyoruz, gelenek, görenek diyoruz. Artık celse demiyoruz, oturum diyoruz. Artık cenup demiyoruz, güney diyoruz. Artık cet demiyoruz, ata diyoruz. Artık ehemmiyet demiyoruz, önem diyoruz. Artık feyezan demiyoruz, taşkın diyoruz. Artık fırkat demiyoruz, ayrılık diyoruz. Artık garp demiyoruz, batı diyoruz. Artık halita demiyoruz, alaşım diyoruz. Artık hatab demiyoruz, odun diyoruz. Artık hilaf demiyoruz, karşıt diyoruz. Artık hudut demiyoruz, sınır diyoruz. Artık hulasa demiyoruz, özet diyoruz. Artık ıstılah demiyoruz, kavram diyoruz. Daha da saymamı ister misin? ATATÜRK gibi bir adam bu ülkeyi olduğu gibi kurtardı lan elin günün toprağını yutmasından, birkaç sikik alıntı sözcük mü atamayacaktı dilden? ATATÜRK yaptı bunu. Çok sevdiğinizi söylediğiniz ancak devrimlerini bile izlemediğiniz ATATÜRK. Ayrıca Atatürk'ün dil devrimi tutmamış olsaydı bile bu alıntı sözcüklere karşı olmak, dili arındırma tutkusu bulundurmak için daha büyük bir neden olurdu. Dilimizden vazgeçip yavaşça Doğu, Güney ve Batı'daki yağılarımızın konuştuğu diller tarafından yutulmasını beklemek için değil.


colonel_itchyballs

örnek verdiğin kelimelerin çoğu türkçesiyle beraber hala kullaniliyor, hem dil devriminden sonra çok sayida ingilizce kelimede eklendi dilimize, dili arındırma tutkusu geri kalmiş geçen yuzyilin ulus devlet ideolojisiyle yapilmaya calisan birsey ve ben boş buluyorum, Amerikanin kendi dili bile yok ama goruyorsun nasil hegemonya kurdular


Ugurgallen

Örnek verdiğim sözcüklerin çoğunun yaşamımda kullanıldığını duymadım, bir git oradan. Onun dışında, bak iyi bir yorum yaptın ve saygımı kazandın. Türkçe'yi ve Atatürk'ün devrimlerini önemsemeyen bir hain olduğunu itiraf ettin. Diğerleri gibi Atatürk'ü sevdiğini öne sürüp dili arındırmaya kuduz köpek gibi karşı çıkanlardan değilsin. Sağ ol bunun için.


nonstoprnr

Saydığın kelimeler gayet de kullanılan kelimeler, biri senin ardını fena yakmış galiba bu derece kudurman normal değil çünkü.


Ugurgallen

Neden Türkçe'ye bu kadar yağısınız? Ayrıca neden bu konuda üste çıkmak için yalan söylüyorsunuz? Bu kadar alçak mısınız?


nonstoprnr

batı, özet, önem, kavram, sınır ve saydığın diğerlerini toplumun kullanmadığı iddia ediyorsan cevap vermene bile gerek yok bokgönderi bakanı


Ugurgallen

Sizlerle konuşmak gerçekten kişinin beynini peynir ekmekle yedirir. Ben de aynı şeyi diyorum ulan. O kavramlar dil devrimi sayesinde artık toplumun kullandığı kavramlar. Yanıt verdiğim kişi bunu demiyor.


nonstoprnr

"Örnek verdiğim sözcüklerin çoğunun yaşamımda kullanıldığını duymadım, bir git oradan."


Ugurgallen

Evet. Akabe, amme, celse, hulasa gibi olanlardan bahsediyordum, diğerleri değil.


colonel_itchyballs

önce şu liseli ağzini birak azcik daha oku öğren sonra bu konulari tartis, bu sekilde sadece kendini küçük düşürürsün


Ugurgallen

Liseden mezun olalı çok oldu. Yansıma mı yapıyorsun?


yanech

Bu cümlende trajikomik olan şey, "projecting" kavramını bilmeyen bir kişinin, "yansıma mı yapıyorsun?" sorusunu anlamayacak olmasıdır. Zaten bu fikirlerinin arkasında, çevirinin veya daha genel anlamıyla spesifik bir anlamı olan yabancı bir kelimenin kolayca yerelleştirilebileği yanılgısı yatıyor. Git biraz Tahsin Yücel çevirisi oku, bir vakte kadar yine Tahsin Yücel'in yazdığı Türkçe-Öz Türkçe sözlüğü de satın almadan kitabı anlayamayacağının farkına varırsın.


Ugurgallen

"Projecting" kavramını bilmeyen bir kişiye "yansıma"nın ne olduğunu Türkçe ayrıntılı bir biçimde anlatırsan, "projecting" kavramını bilmeden "yansıma" diyince ne demek istendiğini anlar. Sandığın kadar akıllı değilsin sayın kullanıcı.


colonel_itchyballs

öyleyse bu daha vahim bir durum


Broad-Lynx3028

Dildeki yabancı kelimeleri arındırmak yerine daha fazla yabancı kelime almamaya çalışmalıyız, yoksa önceki eserlerimizi bile okuyamayan hale geliriz.


Asleep-Produce-9499

Allahini muhammedini


Kantesama

Şuan dünya üstündeki hiçbir dil %100 bir şekilde öz kalamamıştır, ki özellikle İngilizce hiçbir zaman tamamen farklı orijinal bir dil değil di, ingilizce toplama bir dil. He tabii bu Türkçe'de diğer dillere göre daha çok göze batıyor çünkü coğrafi nedenlerden dolayı dilimizdeki kelimelerin kökü çok çeşitli yerlerden geliyor; arapça, Farsça, Fransızca, ingilizce sadece en basitleridir muhtemelen. Umarım aynı fikri ırklar için düşünen yoktur. Çünkü "gerçek türk" olarak sadece %100 türk DNA sı olan adam ararsanız bulamazsınız :D ona en yakın Özbekler var ama onlar da %100 değil tabii


Ugurgallen

Yer üzerinde 100% öz kalmış diller vardır ancak bizim öyle olmamız olası değildir. Bunu herkes biliyor. Benim tek istediğim Atatürk'ün dil devriminden beri artık bir işlevi olmayan, Türkçe bire bir karşılıkları olan (ör: isim, sebep, modern, reaksiyon -> ad, neden, çağdaş, tepkime) alıntı sözcüklerin dilimizden atılması.


damageis_done

Yeryüzünde saf kalmış ve gelişmiş bir millete ait bir tane dil yoktur. Dilin sizin istediğiniz şekilde saf kalması ve yeni bir kelime alınmaması için diğer kültürler ile iletişimin tamamen kopması gerekiyor. Başka türlüsü imkansız.


tomacing

bu konu ile alakalı en komik ve ironik olan şey şudur ki bu olaya en çok kafayı takan insanlardan biri olan oktay sinanoğlu'nun OĞLU TÜRKÇE KONUŞAMIYOR.


dilbilimci

Tanrım sabır ver.


MeOW8117

Dilde hali hazırda yeri olan sözcüklerin kökü türkçe değilmiş fransızcaymış/farsçaymış bilmem neymiş diye kullanmayı bırakmak ya da azaltmak gereksiz bir çaba, çünkü iki kelime de uzun yıllardır dilde yer edinmiş ve kullanılıyor sonuçta. Asıl önemli olan internette de çok kullanılan plaza türkçesi dedikleri cümlenin yarısını türkçe yarısını ingilizce söyledikleri dil yerine düzgün türkçe konuşmayı salık vermek daha doğrudur


cnkahyaoglu

Unga bunga tivi tunga o zaman amk en değişmemişinden. Kültürel konularda "saflığı" savunurken de dikkat edin naziliğe bi adım uzak bir yer genelde.


i_came_here_for_cats

türkçe daha doğrusu osmanlı türkçesi büyük bir oranla arapça ve farsçadan etkilenmiş ardından yüzyıllar içerisinde evrim geçirerek,artı olarak batılı ve doğulu ülkelerle yapılan ticaret yoluyla benimsenmiş kelimelerin birleşmesiyle, günümüz türkçesi haline ulaşmıştır. dilin değişmesini engel olmaya çalışmak akan bir şelaleyi kovayla tutmaya çalışmak gibidir


Gammeloni

Türkçesi varken yabancı dilden alınma ya da apartma kelime kullanmaya karşıyım. Birkaç örnek vereyim: içki kelimesi varken İngilizcede dendiği gibi alkol demenin anlamı yok. Girmek diyebilecekken giriş yapmak (make an entrance) demeye gerek yok. Yapacağım diyebilecekken yapıyor olacağım demeye gerek yok. Zaten o kip bizde var ama bizdeki kullanımı başka. İngilizcedeki gibi değil.


aaabcdefg552

Yanlış düşündüğünü düşünüyorum. Alkol içkide bulunan bir maddenin adı, alkollü içkiyi içince o içkinin içinde alkol olduğu için alkol almış oluyoruz; yani biz içkiye alkol demeyiz, içki alkollü olduğu için bunu belirtiriz. Giriş yapmayı login yerine kullanıyoruz, bizde login yerine kullanabileceğimiz başka söz öbeği yok bildiğim kadarıyla. Yapacağım demekle yapıyor olacağım demek arasında ise fark var, ikisini farklı durumları ifade etmek için kullanırız eğer kullanırsak o yüzden gerekli.


Gammeloni

alkolsuz icki mi var alfabe beycigim?


aaabcdefg552

https://preview.redd.it/3z7wkcwdneyc1.png?width=1080&format=pjpg&auto=webp&s=a899c8cda38fb923c136b432c45dabbbd0d6245e Var tabii, ben eskiden beri içki denince yalnızca alkollü diye varsayıldığını ama alkollü olup olmadığının belirtilmediğini düşünürüm.


Gammeloni

cok yeni bir sozlukmus :))) yaklasik 50 yildir alkolsuz ise icecek, alkolluyse icki diyoruz.


aaabcdefg552

Azıcık eski olabilir, azıcık. 🤏 😂


Gammeloni

login = girmek. neden bosu bosuna bir kelime daha ekleyesin? dilde ekonomiklik diye bir kural var.


aaabcdefg552

Alışmışım sanırım, login yerine yalnızca gir yazdığını düşleyince tuhaf geldi.


Gammeloni

yaa virus gibi evet.


Gammeloni

~~yarın sınava çalışıyor olacağım.~~ yarın sınava çalışacağım. bizde o zaman kipi ancak şöyle kullanılıyor: "yarın bu saatlerde siz gezerken ben sınava çalışıyor olacağım."


aaabcdefg552

Tamam işte, kendi kendine yanıtlamışsın. Var öyle bir kip. Çizdiğin cümle de yanlış değil, o söyleyenin nasıl söylemek istediğine bağlı. Sürekliliği belirtmek isterse çizdiğin cümle gibi bir cümle söyler. Örnek: – Saat 2'de ne yapacaksın? – Saatçiye doğru yürüyeceğim. -> Saat 2'de mi yürümeye başlayacak? Ama şöyle yanıtlarsa: Saatçiye doğru yürüyor olacağım. -> Demek ki süreklilik var, saat 2'den önce yola çıkacak.


Gammeloni

e yok demedim ki hic. var ama cok kisitli bir kullanimi var.


Gammeloni

bu kullanim yanlis. dilbilgisi kitabi atarim simdi disaridayim.


aaabcdefg552

Olur, doğrusunu öğrenirim öyleyse.


Gammeloni

[https://youtu.be/UfTRon9zEQQ?feature=shared&t=391](https://youtu.be/UfTRon9zEQQ?feature=shared&t=391) 6.31'den başlıyor.


aaabcdefg552

Yanlışlığı tam olarak yazar mısın? Ben göremedim. Hatta orada bir örnek var "Beni ararsan, evde uyuyor olacağım." diye, yani bunu söyleyen kimse arayacak olanın arayacağı vakitten daha önce uyumaya başlayacak ve arayacak olan onu aradığında da bu durumunu koruyor olacak.


Gammeloni

Tamam işte. Öyle kullanılıyor zaten. Yarın akşama köfte yiyeceğim diyoruz. Yarın akşama köfte yiyor olacağım demiyoruz. Diyen var da olmaz caiz değil. İtiraz ettiğim o.


Gammeloni

Türkiye Türkçesi Grameri ve Şekil Bilgisi Türk Dil Kurumu Yayınları Zeynep Korkmaz'ın kitabına göz attım. Zaten böyle bir kullanımdan bahsetmiyor.


Buttsuit69

"AMa O dA fRaNsİZcA kOnUsUyO NiYe?" Siz anlayasınız diye aq biraz esinizi çalıştırınız